"Sağa sola bakmamak" deyiminin anlamı nedir?
- Ortalığı kollamak, çevresi ile ilgilenmemek.
- "Sağa sola bakmadan yürüyordu."
Sağa sola bakmamak deyimine benzer deyimler
"Ağzını açıp gözünü yummak" deyimi ve açıklaması
- Öfke ile ağzına gelen bütün ağır sözleri söylemek.
- Kızgınlık ile sonunu düşünmeden ağzına gelen kötü sözleri söylemek, karşısındakine hakaret etmek.
- "Eve geç gelen kızına ağzını açıp gözünü yumdu."
[
Ağzını açıp gözünü yummak]
"Ayağı ile gelmek" deyimi ve açıklaması
- Kendi isteği ile gelmek.
- Çok fazla emek sarf edilmeden elde edilmek.
- "Adam ayağı ile geldi dayak yemeye."
[
Ayağı ile gelmek]
"Bozuk çalmak" deyimi ve açıklaması
- Bir şey yüzünden canı sıkılmış, yüzü asılmış olmak, sinirli davranışlarda bulunmak.
- "Biraz hasta oldu diye sağa sola bozuk çalıp duruyor."
[
Bozuk çalmak]
"Curcunaya çevirmek (veya döndürmek)" deyimi ve açıklaması
- Bir yeri kargaşa, şamata, gürültü patırtı ile doldurup kimsenin ne dediğini anlamayacak hâle getirmek.
- "Çocuklar bir dakikada ortalığı curcunaya çevirdiler."
[
Curcunaya çevirmek (veya döndürmek)]
"Dört dönmek" deyimi ve açıklaması
- Bir işi yapmak için korku, heyecan, telâş, şaşkınlık içinde sağa sola koşmak, çare aramak.
- "Kadıncağız haberi alır almaz odanın içinde dört dönmeye başladı."
[
Dört dönmek]
"Duman etmek" deyimi ve açıklaması
- Bozmak, ortalığı dağıtmak, yok etmek; yenmek, birine karşı başarı sağlamak.
- "Askerler ortalığı toz duman ettiler."
[
Duman etmek]
"Hallaç pamuğu gibi atmak" deyimi ve açıklaması
- Bir arada, toplu bulunan şeyleri ya da kimseleri dağıtmak, parçalamak; bu yolla sağa sola, her birini bir yana atmak.
- "Sizin takımı hallaç pamuğu gibi atacağız sahadan."
[
Hallaç pamuğu gibi atmak]
"Kabuğuna çekilmek" deyimi ve açıklaması
- Tek başına kalmak, dış dünya ile ilgisini kesmek, kimse ile görüşmemek.
- "Geçirdiği kazadan sonra iyice kabuğuna çekildi."
[
Kabuğuna çekilmek]
"Kan başına sıçramak (beynine çıkmak)" deyimi ve açıklaması
- Çok sinirlenmek, öfkelenmek,"Kan başına sıçramıştı, sağa sola bağırıp duruyordu."
[
Kan başına sıçramak (beynine çıkmak)]
"Kasıp kavurmak" deyimi ve açıklaması
- Bir afet çok zarar vermek, mahvetmek.
- Baskı yaparak, kıyıcı davranışlarda bulunarak bir topluluğu ezmek; zulmetmek, ortalığı korku ve dehşet içinde bırakmak.
- "Eşkıyalar ortalığı kasıp kavurmaya başladılar!"
[
Kasıp kavurmak]
"Küplere binmek" deyimi ve açıklaması
- Haddinden fazla öfkelenme, kızmak, sağa sola ateş saçmak.
- "Yeni saatimi kırdığımı öğrenen annem küplere bindi."
[
Küplere binmek]
"Velveleye vermek" deyimi ve açıklaması
- Gereksiz bir heyecana, telâşa düşürmek.
- "Bir anda ortalığı velveleye verdiler; bağırmaya, sağa sola koşmaya başladılar."
[
Velveleye vermek]