"Kambur üstüne kambur (kambur kambur üstüne)" deyiminin anlamı nedir?
- "Sıkıntı üstüne sıkıntı, terslik üstüne terslik, borç üstüne borç, aksilikler birbirini kovalıyor" anlamında kullanılır.
Kambur üstüne kambur (kambur kambur üstüne) deyimine benzer deyimler
"Ah almak" deyimi ve açıklaması
- Zulmettiği kişinin bedduasını almak.
- Birinin bedduasını üstüne çekmek.
- "Zalimliğine devam edersen daha çok kişinin ahını alacaksın."
[
Ah almak]
"Allah aratmasın" deyimi ve açıklaması
- Yakınılacak bir durumda, bir şeyin hiç bulunmaması hâlindeki sıkıntı anında
- "Allah daha kötüsünü göstermesin" anlamında kullanılır.
[
Allah aratmasın]
"Altını üstüne getirmek" deyimi ve açıklaması
- Bir şeyi bulmak için aramadık yer bırakmamak.
- "Evin altını üstüne getirdik ama tabancayı bulamadık."
- Söz ve davranışlarıyla çevreyi birbirine düşürmek, karmakarışık etmek.
- "Adam iki çift laf etti. Topluluğun altını üstüne getirdi."
[
Altını üstüne getirmek]
"Altmış altıya bağlamak" deyimi ve açıklaması
- O an ki durumu temelli olmayan bir çözümle kurtarmak veya bir işi kesin neticeye vardırmış gibi görünmek.
- "İnsanları altmış altıya bağlamakta üstüne yoktur onun."
[
Altmış altıya bağlamak]
"Altüst etmek (olmak)" deyimi ve açıklaması
- Alt yüzünü üste çevirmek, altını üstüne getirmek.
- Karmakarışık duruma getirmek.
[
Altüst etmek (olmak)]
"Ateşle oynamak" deyimi ve açıklaması
- Çok tehlikeli, zarar verecek bir işin üstüne üstüne gitmek ya da böyle bir işe girişmek.
- "Bırak o silâhı elinden! Ateşle oynadığının farkında mısın sen?"
[
Ateşle oynamak]
"Atsan atılmaz, satsan satılmaz" deyimi ve açıklaması
- İşe yaramadığı, sıkıntı verdiği hâlde vazgeçilemeyen şeyler ve kimseler için kullanılır.
- "Ne yapayım, kardeş işte! Atsan atılmaz, satsan satılmaz!"
[
Atsan atılmaz, satsan satılmaz]
"Bal alacak çiçeği bilmek deyimi" deyimi ve açıklaması
- Çıkar sağlanacak yeri veya şeyi bulmak, bu konuda nasıl hareket edileceğini bilmek.
- "Onun bal alacak çiçeği bilmede üstüne yoktur."
[
Bal alacak çiçeği bilmek deyimi]
"Borca batmak" deyimi ve açıklaması
- Çok borç içinde olmak.
- "Borç gırtlağa çıkmak."
[
Borca batmak]
"Borç harç" deyimi ve açıklaması
- Borç alarak ya da benzer yollara başvurarak (bir şeyi sağlamak).
- "Borç harç nihayet yaptırdık evin çatısını."
[
Borç harç]
"Dokuz doğurmak" deyimi ve açıklaması
- Bir işi güçlükle ve sıkıntı içinde sonuca ulaştırmak.
- Merakla, heyecanla, sabırsızlıkla, sıkıntı çekerek beklemek.
- "İşe geç kalmıştı, yeni araba gelinceye kadar dokuz doğurdu."
[
Dokuz doğurmak]
"Üstüne üstüne gitmek" deyimi ve açıklaması
- Bir konuda bir kimseye sürekli baskı yapmak.
- Güç bir şeyden yılmayıp, sonucu tehlikeli de olsa, çekinmeden o şeyle uğraşmak.
- "Biliyorum zor ama üstüne üstüne gitmelisin, ancak o zaman başarabilirsin."
[
Üstüne üstüne gitmek]