"Biri eşikte, biri beşikte" deyiminin anlamı nedir?
- Çocukları hep küçük küçük.
Biri eşikte, biri beşikte deyimine benzer deyimler
"Ağzına (önüne) bir kemik atmak" deyimi ve açıklaması
- Aşağılık birini, küçük bir çıkar göstererek, susturmak.
[
Ağzına (önüne) bir kemik atmak]
"Ağzına bir zeytin verip altına bir tulum tutmak" deyimi ve açıklaması
- Birine yaptığı küçük bir iyilik karşılığı olarak ondan büyük çıkar sağlamayı düşünmek.
[
Ağzına bir zeytin verip altına bir tulum tutmak]
"Akıl defteri" deyimi ve açıklaması
- Akla gelen şeylerin unutulmaması için kısaca yazıldığı küçük defter.
- Hatırlanıp yapılması gereken şeylerin yazıldığı küçük defter, muhtıra defteri, ajanda.
[
Akıl defteri]
"Ana kuzusu" deyimi ve açıklaması
- Pek küçük kucak çocuğu.
- Sıkıntıya, güç işlere alışkın olmayan, nazlı çocuk veya genç.
- "Şu torbayı kaldırışına bak hele, tam bir ana kuzusu."
[
Ana kuzusu]
"Avuç içi kadar (yer)" deyimi ve açıklaması
[
Avuç içi kadar (yer)]
"Ayağına kapanmak" deyimi ve açıklaması
- Kendini küçük düşürerek yalvarıp yakarmak.
- "İnsan ne birisinin ayağına kapanmalı, ne de birisini ayağına kapandırmalı."
[
Ayağına kapanmak]
"Ayağının altına almak" deyimi ve açıklaması
- Acımasızca, tekmelerle kıyasıya dövmek.
- Bir şeyi küçük görerek ondan faydalanma yoluna gitmemek, o şeyi tepmek.
- "Önüne serilen bütün nimetleri ayağının altına aldı hiç tınmadan."
[
Ayağının altına almak]
"Azı çoğa saymak" deyimi ve açıklaması
- Verilen şey, armağan az ya da küçük de olsa, çokmuş, büyükmüş, değerliymiş gibi kabul etmek.
[
Azı çoğa saymak]
"Bacak kadar boyu var, türlü türlü huyu var" deyimi ve açıklaması
- Yaşı küçük ama çeşitli huylar edinmiş.
[
Bacak kadar boyu var, türlü türlü huyu var]
"Burnundan kıl aldırmamak" deyimi ve açıklaması
- Oldukça huysuz olmak, kendisine hiç söz söyletmemek, kendisinin eleştirilmesine fırsat tanımamak, en küçük yergiye tahammül göstermemek.
- "Amma da burnundan kıl aldırmaz bir adammışsın; söylesene, nasıl konuşacağız seninle?"
- Davranışlarına karşı hiç söz söyletmemek, en küçük bir eleştiriye ya da itiraza sinirlenip köpürecek kadar huysuz olmak.
[
Burnundan kıl aldırmamak]
"Parmak kadar (çocuk)" deyimi ve açıklaması
- Yaşça çok küçük, pek küçük (çocuk).
- "Parmak kadar çocukla iş yapılır mı?"
[
Parmak kadar (çocuk)]
"Süt kuzusu" deyimi ve açıklaması
- Henüz meme emen kuzu.
- Çok küçük bebek, yavru, korunması gereken küçük çocuk.
- Çok nazlı, el bebek gül bebek büyütülmüş kimse.
- "Daha süt kuzusu o, nasıl kıyılıp da vurulur ona?"
[
Süt kuzusu]