"Baklayı ağzından çıkarmak değimi ve anlamı" deyiminin anlamı nedir?
- Sabrı tükenip o zamana kadar sakladığı şeyleri söylemek.
- "Yeter artık, çıkar ağzından şu baklayı!"
Baklayı ağzından çıkarmak değimi ve anlamı deyimine benzer deyimler
"Ağzından kaçırmak" deyimi ve açıklaması
- Söylemek istemediği bir şeyi, boş bulunup söyleyivermek.
- "Dikkatli ol, lafı ağzından kaçırıp da gideceğimiz yeri söyleme."
- Söylemek istemediği şeyi farkında olmadan bildirivermek.
[
Ağzından kaçırmak]
"Ağzından yel alsın" deyimi ve açıklaması
- Olumsuz, kötü şeylerden bahsedenlere karşı
- "ağzını hayra aç" anlamında söylenir.
- "Bugün kötü şeyler mi bekliyorsun? Ağzından yel alsın, o ne biçim beklenti?"
[
Ağzından yel alsın]
"Ağzını açıp gözünü yummak" deyimi ve açıklaması
- Öfke ile ağzına gelen bütün ağır sözleri söylemek.
- Kızgınlık ile sonunu düşünmeden ağzına gelen kötü sözleri söylemek, karşısındakine hakaret etmek.
- "Eve geç gelen kızına ağzını açıp gözünü yumdu."
[
Ağzını açıp gözünü yummak]
"Ağzını havaya (poyraza) açmak" deyimi ve açıklaması
- Elindeki fırsatı kaçırdıktan sonra boş yere bir şeyler elde etmeyi ummak.
- Umduğunu elde edememek, fırsatı kaçırdıktan sonra boş yere beklemek.
- "Evi o zaman alacaktın, artık geçti, bundan sonra ağzını havaya aç."
[
Ağzını havaya (poyraza) açmak]
"Ayaklar altına almak" deyimi ve açıklaması
- Önem verilecek şeyleri hiçe saymak, çiğnemek.
- Önem verilmesi gereken şeyleri hiçe saymak, çiğnemek.
- "Babasının onun için verdiği emekleri ayaklar altına alarak o serseriliği seçti."
[
Ayaklar altına almak]
"Elle tutulur gözle görülür" deyimi ve açıklaması
- Çok açık, gizli bir tarafı yok.
- "Şu zamana kadar elle tutulur gözle görülür bir iş yaptın mı sen?"
[
Elle tutulur gözle görülür]
"Göz yummak" deyimi ve açıklaması
- Kabahatlerini, kusurlarını hoş karşılamak, görmezlikten gelmek, bağışlamak.
- "Sana bu yaşa gelinceye kadar göz yumdum, ama artık yeter."
[
Göz yummak]
"İnce eleyip sık dokumak" deyimi ve açıklaması
- Titizlik göstermek, bir şeyi en ince ayrıntılarına kadar araştırmak, gözden geçirmek.
- "O kadar da ince eleyip sık dokunacak bir iş değil, kaygılanma."
[
İnce eleyip sık dokumak]
"Türküsünü çağırmak" deyimi ve açıklaması
- Birinin hoşuna gidecek davranış ortaya koymak, söz söylemek, onun tarafını tutmak.
- "Ömrümce onun bunun türküsünü çağırıp durdum, yeter artık!"
[
Türküsünü çağırmak]
"Üstüne bir bardak (soğuk) su içmek" deyimi ve açıklaması
- O işten umudunu kesmek, o işin olacağına inanmamak, parasını ya da malını almaktan vazgeçmek.
- "Verecek mi? Sen o paranın üstüne bir bardak soğuk su iç!"
[
Üstüne bir bardak (soğuk) su içmek]
"Verip veriştirmek" deyimi ve açıklaması
- Ağır sözler söylemek, ağzına ne gelirse söylemek.
- "Yüzüne karşı verip veriştirdi ama o tek kelime bile söylemedi."
[
Verip veriştirmek]
"Yüzü kalmamak" deyimi ve açıklaması
- Bir kimseye karşı pek borçlu bulunmak ve ondan artık bir şey isteyecek hâli kalmamak.
- "Bu güne kadar ne istedimse verdi. Artık yüzüm kalmadı, git, isteyebileceksen sen iste."
[
Yüzü kalmamak]