"Bacak kadar boyu var, türlü türlü huyu var" deyiminin anlamı nedir?
- Yaşı küçük ama çeşitli huylar edinmiş.
Bacak kadar boyu var, türlü türlü huyu var deyimine benzer deyimler
"Adamlık sende kalsın" deyimi ve açıklaması
- Bu işi asıl olsa sana yaptıracaklar. Bari kendiliğinden yap da onurunu koru.
- O san fenalık yaptı ama sen ona iyilik yap.
[
Adamlık sende kalsın]
"Adı ata bindi, ayağı yerde gezer" deyimi ve açıklaması
- Sözde durumu iyileşti, ama yine eskisi gibi yoksul yaşamı sürüyor.
[
Adı ata bindi, ayağı yerde gezer]
"Adımı güveç koy, amma ocağın üzerine koyma" deyimi ve açıklaması
- Kimi zor işleri yapıyormuşum gibi göster ama o işleri bana yaptırma.
[
Adımı güveç koy, amma ocağın üzerine koyma]
"Ağza tat, boğaza feryat" deyimi ve açıklaması
- Güzel yiyecek, ama az doyurmuyor.
- Beğenilen bir eylem, ama yetmez ki.
[
Ağza tat, boğaza feryat]
"Ağzına (önüne) bir kemik atmak" deyimi ve açıklaması
- Aşağılık birini, küçük bir çıkar göstererek, susturmak.
[
Ağzına (önüne) bir kemik atmak]
"Akıl defteri" deyimi ve açıklaması
- Akla gelen şeylerin unutulmaması için kısaca yazıldığı küçük defter.
- Hatırlanıp yapılması gereken şeylerin yazıldığı küçük defter, muhtıra defteri, ajanda.
[
Akıl defteri]
"Ayranım budur, yarısı sudur" deyimi ve açıklaması
- Size güzel bir şey sunamıyorum; ama elimden ancak bu kadarı geliyor.
- Bu işi yarım yamalak yapıyorum; ama elimden ancak bu kadarı geliyor.
[
Ayranım budur, yarısı sudur]
"Biri eşikte, biri beşikte" deyimi ve açıklaması
- Çocukları hep küçük küçük.
[
Biri eşikte, biri beşikte]
"Burnundan kıl aldırmamak" deyimi ve açıklaması
- Oldukça huysuz olmak, kendisine hiç söz söyletmemek, kendisinin eleştirilmesine fırsat tanımamak, en küçük yergiye tahammül göstermemek.
- "Amma da burnundan kıl aldırmaz bir adammışsın; söylesene, nasıl konuşacağız seninle?"
- Davranışlarına karşı hiç söz söyletmemek, en küçük bir eleştiriye ya da itiraza sinirlenip köpürecek kadar huysuz olmak.
[
Burnundan kıl aldırmamak]
"Kılını bile kıpırdatmamak (veya oynatmamak)" deyimi ve açıklaması
- Bir durum karşısında en küçük bir tepki bile göstermemek, ilgisiz kalmak, harekete geçmemek.
- "Onca insan üstüme yürüdü ama o kılını bile kıpırdatmadı."
[
Kılını bile kıpırdatmamak (veya oynatmamak)]
"Parmak kadar (çocuk)" deyimi ve açıklaması
- Yaşça çok küçük, pek küçük (çocuk).
- "Parmak kadar çocukla iş yapılır mı?"
[
Parmak kadar (çocuk)]
"Süt kuzusu" deyimi ve açıklaması
- Henüz meme emen kuzu.
- Çok küçük bebek, yavru, korunması gereken küçük çocuk.
- Çok nazlı, el bebek gül bebek büyütülmüş kimse.
- "Daha süt kuzusu o, nasıl kıyılıp da vurulur ona?"
[
Süt kuzusu]