"Az görmek" deyiminin anlamı nedir?
- "Az bulmak."
- Umduğu denli olmadığını düşünmek, beklediğinden eksik bulmak, azımsamak.
Az görmek deyimine benzer deyimler
"Açlıktan ölmeyecek kadar" deyimi ve açıklaması
- Pek az bir şey, gereğinden az.
[
Açlıktan ölmeyecek kadar]
"Adamını bulmak" deyimi ve açıklaması
- İşin uzmanını, ustasını bulmak.
[
Adamını bulmak]
"A köse, sayılmadık kaç tel sakalın var?" deyimi ve açıklaması
- Pek önemsiz olan varlığını, uğraşı alanını, ne denli önemli gösteriyor, ne denli güç başarılır bir iş sayıyorsun.
[
A köse, sayılmadık kaç tel sakalın var?]
"Altını üstüne getirmek" deyimi ve açıklaması
- Bir şeyi bulmak için aramadık yer bırakmamak.
- "Evin altını üstüne getirdik ama tabancayı bulamadık."
- Söz ve davranışlarıyla çevreyi birbirine düşürmek, karmakarışık etmek.
- "Adam iki çift laf etti. Topluluğun altını üstüne getirdi."
[
Altını üstüne getirmek]
"Az bulmak (az görmek)" deyimi ve açıklaması
- Azımsamak, az saymak, umduğu kadar olmadığını düşünmek.
[
Az bulmak (az görmek)]
"Az bulmak" deyimi ve açıklaması
- Umduğu kadar olmadığını bildirmek, az saymak, azımsamak.
[
Az bulmak]
"Bulup buluşturmak" deyimi ve açıklaması
- Şuradan buradan bulmak, ne yapıp yapıp bulmak.
[
Bulup buluşturmak]
"Pamuk ipliği ile bağlamak" deyimi ve açıklaması
- Etkisi az sürecek, köksüz, geçici bir çözüm yolu bulmak.
[
Pamuk ipliği ile bağlamak]
"Paraya para dememek" deyimi ve açıklaması
- Çok para kazanmak.
- Bol para harcamak.
- Elde olan parayı az bulmak.
[
Paraya para dememek]
"Rast gelmek" deyimi ve açıklaması
- Düşünmediği, beklemediği bir anda biriyle karşılaşmak.
- Düşünmediği veya düşünülmediği hâlde payına düşmek.
- "Desenli parça bana rast geldi..
- Hedefi bulmak.
- Bulmak.
- "Pazarda kardeşimi çok aradım ama rast gelmedim."
[
Rast gelmek]
"Üç aşağı beş yukarı" deyimi ve açıklaması
- Az bir farkla, az fazla ya da az eksik olmak üzere, yaklaşık olarak.
- "Üç aşağı beş yukarı anlaşırız, merak etme."
[
Üç aşağı beş yukarı]
"Yerini bulmak" deyimi ve açıklaması
- Aradığı bir yeri bulmak.
- Yerine gelmek.
- Kendine uygun durumu, mevkiyi bulmak.
- "Yerini bulursam kızımı vermekte gecikmeyeceğim."
[
Yerini bulmak]