"Ata et, ite ot vermek (yedirmek)" deyiminin anlamı nedir?
- Uygunsuz iş yapmak; birbirini tamamlayan, birbirine uyan unsurları ters kullanmak; kişilere işlerine yaramayan şeyi, ilgili olmadıkları görevi vermek.
Ata et, ite ot vermek (yedirmek) deyimine benzer deyimler
"Ağır iş" deyimi ve açıklaması
- Yapılması zor iş, güç iş , zahmetli iş.
[
Ağır iş]
"Ağzından kaçırmak" deyimi ve açıklaması
- Söylemek istemediği bir şeyi, boş bulunup söyleyivermek.
- "Dikkatli ol, lafı ağzından kaçırıp da gideceğimiz yeri söyleme."
- Söylemek istemediği şeyi farkında olmadan bildirivermek.
[
Ağzından kaçırmak]
"Akıl kârı olmamak" deyimi ve açıklaması
- Akıllı, dengeli ve ölçülü bir kişinin yapacağı iş olmamak.
- "Akıl kârımı şimdi senin yaptığın bu iş?"
[
Akıl kârı olmamak]
"Akıntıya kürek çekmek" deyimi ve açıklaması
- Olmayacak, gerçekleşmeyecek bir iş uğrunda boşuna çaba sarf etmek.
- "Desene boşuna kürek çekmişiz, olmayacak bu iş."
[
Akıntıya kürek çekmek]
"Aklına esmek" deyimi ve açıklaması
- Daha önce düşünmemiş olduğu şeyi birden yapmaya karar vermek.
- "Birden aklına esti, kalkıp sahile indi."
[
Aklına esmek]
"Aklına koymak" deyimi ve açıklaması
- Bir şeyi yapmaya kesin olarak karar vermek.
- "Bu sene takıntısız sınıfımı geçmeyi aklıma koydum."
- Bir fikri başkasına aşılamak.
[
Aklına koymak]
"Aklına (aklını) takmak" deyimi ve açıklaması
- Bir şeyi devamlı olarak düşünmek, bir fikre sürekli olarak zihninde yer vermek ve zihni onunla meşgul etmek.
- "Onu niçin kırdım, aklıma takıldı düşünüp duruyorum."
[
Aklına (aklını) takmak]
"Alın teri dökmek" deyimi ve açıklaması
- Zahmetli iş görüp çok emek vermek.
- "Alın teri dökmeyenler, emeğin ne olduğunu bilemezler."
[
Alın teri dökmek]
"Altını üstüne getirmek" deyimi ve açıklaması
- Bir şeyi bulmak için aramadık yer bırakmamak.
- "Evin altını üstüne getirdik ama tabancayı bulamadık."
- Söz ve davranışlarıyla çevreyi birbirine düşürmek, karmakarışık etmek.
- "Adam iki çift laf etti. Topluluğun altını üstüne getirdi."
[
Altını üstüne getirmek]
"Ant içmek (etmek)" deyimi ve açıklaması
- Yemin etmek, bir şeyi yapmaya veya yapmamaya söz vermek.
- "Ant içtik, asla bu ülkeyi düşmana bırakmayacağız."
[
Ant içmek (etmek)]
"Başını ağrıtmak" deyimi ve açıklaması
- Bir yığın gereksiz sözlerle bir kimseyi sıkıp yormak.
- Bir iş, bir kimseyi rahatsız edip uğraştırmak.
- Gereksiz sözlerle birini bunaltmak.
- Bir iş için birini uğraştırmak, sıkmak.
- "Yeter artık, bu iş için başımı ağrıtıp durma."
[
Başını ağrıtmak]
"Hakkını vermek" deyimi ve açıklaması
- Bir şeyin lâyıkıyla yapılması için ne gerekiyorsa ondan kaçınmamak.
- Birinin çalışmasını gereğince değerlendirmek, hakkı olan şeyi vermek.
- "Çalıştırdığın kişinin hakkını vermek zorundasın."
[
Hakkını vermek]