"Aldı ele, girdi vola" deyiminin anlamı nedir?
- Konuyu yakaladı, arkasını bırakmadı. Uzattıkça uzattı; üzerinde durdukça durdu.
Aldı ele, girdi vola deyimine benzer deyimler
"Açığa vurmak" deyimi ve açıklaması
- Saklı, gizli tuttuğu bir konuyu herkese duyurmak.
[
Açığa vurmak]
"Ağzındaki kozu kırmak" deyimi ve açıklaması
- Üzerinde çalıştığı işi başarmak.
[
Ağzındaki kozu kırmak]
"Aklı çıkmak" deyimi ve açıklaması
- Titizlikle üzerinde durmak, çok korku geçirmek, çok korkmak.
- "Elbisem yırtılacak diye aklı çıkıyor."
[
Aklı çıkmak]
"Aklının köşesinden geçmemek" deyimi ve açıklaması
- Bir konuyu hiç, ama hiç düşünmemiş olmak.
[
Aklının köşesinden geçmemek]
"Alıp vermek" deyimi ve açıklaması
- Yürek çarpıntısı geçirmek.
- Bir konuyu içinden kendi kendine tartışmak, evirip çevirip düşünmek.
[
Alıp vermek]
"Allah adamı" deyimi ve açıklaması
- Hile, kötü bilmeyen; hak yol üzerinde olan, Allah`a ibadette kus dini bütün kimse.
- "Allah adamı olmalısın dünya da, hem de ahrette iyilik görebilesin."
[
Allah adamı]
"Almazsın satmazsın, pazarda işin ne?" deyimi ve açıklaması
- Bir iş yapmayacağın konu üzerinde ne diye duruyorsun?
[
Almazsın satmazsın, pazarda işin ne?]
"Ele almak" deyimi ve açıklaması
- Bir şey üzerinde çalışmaya başlamış olmak.
- İncelemek, araştırmak veya tenkit etmek.
- "Konuyu yeni baştan bir daha ele alalım."
[
Ele almak]
"Gülüp geçmek" deyimi ve açıklaması
- Bir durumu umursamamak, aldırış etmemek, gülünç bulup üzerinde durmamak.
- "Gülüp geçilecek bir iş sanmayın sakın, ciddi durun üzerinde."
[
Gülüp geçmek]
"Kafa patlatmak" deyimi ve açıklaması
- Bir konu üzerinde pek çok düşünmek, zihin yormak.
- "Bu makine üzerinde az kafa yormamışsın, öyle karışık ki."
[
Kafa patlatmak]
"Sözü (bir şeye) getirmek" deyimi ve açıklaması
- Konuşurken asıl üzerinde durmak istediği meseleye üstü kapalı değinmek, bu konunun üzerinde konuşulmasını sağlamak.
- "Söylesene açıkça, sözü nereye getirmek istiyorsun?"
[
Sözü (bir şeye) getirmek]
"Yolu (ayağı) düşmek" deyimi ve açıklaması
- Yolu üzerinde bulunan o yerden geçmesi gerekmek; o yer, yolu üzerinde bulunmak.
- "Sizin köye de yolum düştü, babanı gördüm, sana selâm söyledi."
[
Yolu (ayağı) düşmek]