"Yüz tutmak" deyiminin anlamı nedir?
- Bir şey olmak üzere bulunmak.
- "Hava kararmaya yüz tuttu."
Yüz tutmak deyimine benzer deyimler
"Akıllara durgunluk vermek" deyimi ve açıklaması
- Çok şaşılacak bir şey olmak.
- "Bir görmeliydin o olayı, akıllara durgunluk verecek bir olaydı."
[
Akıllara durgunluk vermek]
"Ayağını sürümek" deyimi ve açıklaması
- Verilen bir görevi ağırdan yapmak.
- Bir yerden ayrılmak üzere bulunmak.
- Ölmek üzere olmak.
- Halk inanışına göre birinin gelmesi, ardından başkalarının da gelmesine yol açmak.
- "Ayağını mı sürüdün ne, senden sonra gelen misafirlerin sayısını Allah bilir ancak!"
[
Ayağını sürümek]
"Başından atmak" deyimi ve açıklaması
- Gereksiz görülen bir bağlılığa, bir ilişkiye son vermemek; bir istekte bulunan kişiyi yanından uzaklaştırmak.
- Yapılması zor bir işi yapmaktan kendini kurtarmak ya da o işi bir başkasına yüklemek.
- "Kısa zamanda o işi başından atmasını becerdi."
[
Başından atmak]
"Başını ağrıtmak" deyimi ve açıklaması
- Bir yığın gereksiz sözlerle bir kimseyi sıkıp yormak.
- Bir iş, bir kimseyi rahatsız edip uğraştırmak.
- Gereksiz sözlerle birini bunaltmak.
- Bir iş için birini uğraştırmak, sıkmak.
- "Yeter artık, bu iş için başımı ağrıtıp durma."
[
Başını ağrıtmak]
"Baş vurmak" deyimi ve açıklaması
- Müracaat etmek, bir işin yapılmasını bir kimse veya kuruluştan istemek.
- Bilgi edinmek üzere bir kaynağa bakmak, bir kimseye danışmak.
- "Vakit geçirmeden ansiklopediye bakalım da öğrenelim."
[
Baş vurmak]
"Beyni bulanmak" deyimi ve açıklaması
- Sersemlemek, rahat düşünemez olmak.
- Bir işin oluş biçiminden kötü bir şey sezinleyerak kuşkulanıp huzuru kaçmak.
- Sersemlemek, sağlıklı düşünemez olmak.
- Kötü bir şey olacağını sezinleyip huzuru kaçmak.
- "Adamların suratlarını hiç beğenmedim, beynim bulandı, haydi gidelim buradan."
[
Beyni bulanmak]
"Burnu düşmek" deyimi ve açıklaması
- Burnuna koklanamayacak kadar pis bir koku gelmek, böyle bir kokudan burnu görev yapamaz olmak.
- Burnuna koklanamayacak kadar pis bir koku gelmek, böyle bir kokudan burnu görev yapamaz olmak.
[
Burnu düşmek]
"Burnundan (fitil fitil) gelmek" deyimi ve açıklaması
- Hoş bir durum, elde ettiği güzel bir şey, sonra gelen üzüntüler üzerine kendisine zehir olmak.
- "Yediğimiz yemeği burnumuzdan getirmek mi istiyorsun? Sus artık!"
- Elde ettiği güzel şey, arkasından gelen üzüntüler dolayısıyla kendisine zehir olmak.
[
Burnundan (fitil fitil) gelmek]
"Canını vermek" deyimi ve açıklaması
- Hiçbir şey esirgememek.
- Bir şey uğrunda en değerli varlığını feda etmeye, hatta ölmeye hazır olmak.
- Bir şeye aşırı ölçüde düşkün olmak.
- "Vatan uğruna kim can vermez ki?"
[
Canını vermek]
"Çiğlik etmek" deyimi ve açıklaması
- İnsana yakışmayan; olgunluğa, yaşa uygun düşmeyen yersiz ve kaba davranışlarda bulunmak.
- "Bir çiğlik edip de toplantıyı berbat edecek diye ödüm kopuyor."
- Kendisinden iyi bir şey yapması beklenirken ters, yersiz, yakışıksız bir davranışta bulunmak.
[
Çiğlik etmek]
"Hava almak" deyimi ve açıklaması
- Temiz havalı bir yere çıkarak dolaşmak, dinlenmek, ciğerlere temiz hava çekmek.
- Eline bir şey geçmemek, umduğunu bulamamak.
- İçine hava girmek.
- "Haydi, kıra çıkıp da biraz hava alalım."
[
Hava almak]
"Hazır bulunmak" deyimi ve açıklaması
- Bir yerde kendisi bulunmak, var olmak.
- Bir yere hemen gidecek, bir şeyi anında yapacak durumda olmak.
- "Yarınki toplantıda sen de hazır bulunmalısın."
[
Hazır bulunmak]