"Yapmadığını bırakmamak" deyiminin anlamı nedir?
- Bütün kötülükleri yapmak, eziyet etmek.
Yapmadığını bırakmamak deyimine benzer deyimler
"Ağzını açıp gözünü yummak" deyimi ve açıklaması
- Öfke ile ağzına gelen bütün ağır sözleri söylemek.
- Kızgınlık ile sonunu düşünmeden ağzına gelen kötü sözleri söylemek, karşısındakine hakaret etmek.
- "Eve geç gelen kızına ağzını açıp gözünü yumdu."
[
Ağzını açıp gözünü yummak]
"Alayı karayı yığmak" deyimi ve açıklaması
- Bütün kötü olasılıkları sayıp dökmek.
- Bütün kötü olasılıkları sayıp dökmek.
[
Alayı karayı yığmak]
"Arkasını sıvamak" deyimi ve açıklaması
- İltifat etmek, okşamak, övmek, birisini bu yolları kullanarak bir işe sevk etmek.
- "Arkasını sıvayarak yaptırıyorum her işi bu çocuğa."
[
Arkasını sıvamak]
"Babanın canı için" deyimi ve açıklaması
- Ölmüş olan babanın ruhunu şad etmek için (bana şu iyiliği yap).
- Birinden bir iyilik yapılması istenirken
- "bu iyiliği, ölmüş olan babanın ruhunu hoşnut etmek için yap" anlamında söylenir.
[
Babanın canı için]
"Bir taşla iki kuş vurmak" deyimi ve açıklaması
- Bir davranışla iki veya birden çok yararlı sonuç elde etmek, bir girişimle iki iş yapmak.
- "Anladım amacını, bir taşla iki kuş vurmak."
[
Bir taşla iki kuş vurmak]
"Canına okumak" deyimi ve açıklaması
- Bir kimseye büyük bir zarar vermek, kötülük etmek.
- İyi bir şeyi kötü hâle getirmek, heder etmek, harcamak.
- "Yeni aldığım oyuncağın canına okudu bir günde."
[
Canına okumak]
"Can yakmak" deyimi ve açıklaması
- Üzmek, acı vermek.
- Zulmetmek, eziyet etmek.
- Bir kimseyi büyük zarar ve ziyana sokmak.
- "Şu hareketlerinle canımı yakıyorsun."
[
Can yakmak]
"Ensesinde boza pişirmek" deyimi ve açıklaması
- Sıkıştırıp tedirgin etmek, eziyet etmek.
- "İşlerin yavaş gittiğini gören patron işçilerin ensesinde boza pişirmeye başladı."
[
Ensesinde boza pişirmek]
"Hoş beş etmek" deyimi ve açıklaması
- Şundan bundan konuşarak sohbet etmek.
- "O iki ihtiyar kadın hoş beş etmek için yaratılmışlar sanki."
[
Hoş beş etmek]
"Kendini alamamak" deyimi ve açıklaması
- İstemeyerek bir işi yapmak durumunda kalmak, yapmamayı edememek, kendini tutamayıp yapmak.
- "Ona bir tokat atmaktan kendimi alamadım işte!"
[
Kendini alamamak]
"Kulağını açmak" deyimi ve açıklaması
- Bütün dikkatini vererek dinlemek, söylenenlere dikkat etmek.
- "Kulağını aç da beni iyi dinle!"
[
Kulağını açmak]
"Pılıyı pırtıyı toplamak" deyimi ve açıklaması
- Hemen bütün eşyalarını toplayarak bir yere gitmek üzere hazırlık yapmak.
- "Pılıyı pırtıyı toplamış bekliyordu."
[
Pılıyı pırtıyı toplamak]