"Aklına gelen başına gelmek" deyiminin anlamı nedir?
	- Olmasından korktuğu şeyin zarar verici etkisine uğramak.
 - "Aklıma gelen başıma geldi, evi su bastı."
 
	
	
	
	Aklına gelen başına gelmek deyimine benzer deyimler
	
	"Ağzını açıp gözünü yummak" deyimi ve açıklaması
	- Öfke ile ağzına gelen bütün ağır sözleri söylemek.
 - Kızgınlık ile sonunu düşünmeden ağzına gelen kötü sözleri söylemek, karşısındakine hakaret etmek.
 - "Eve geç gelen kızına ağzını açıp gözünü yumdu."
 
	[
Ağzını açıp gözünü yummak]
	
	"Ağzının tadını bilmek" deyimi ve açıklaması
	- Güzel lezzetli yiyecekler seçmek.
 - Keyif verici şeyleri seçmede usta olmak.
 - Güzel yemeklerden anlamak.
 - Bir şeyin güzelini, iyisini bilmek, anlamak.
 - "Şunlardaki güzelliğe bak, ağzının tadını da biliyorsun hani."
 
	[
Ağzının tadını bilmek]
	
	"Aklına gelmek" deyimi ve açıklaması
	- Hatırlamak.
 - Bir şeyi yapmayı düşünmek, tasarlamak.
 - "Aklıma geldi, kalkıp babama gittim."
 
	[
Aklına gelmek]
	
	"Ateşine (nârına) yanmak" deyimi ve açıklaması
	- Birinin yüzünden büyük haksızlığa uğramak, zarar görmek.
 - "Eğer bu malı satamazsam senin ateşine yanmış olacağım."
 
	[
Ateşine (nârına) yanmak]
	
	
	"Başa gelmek" deyimi ve açıklaması
	- Kötü bir duruma uğramak.
 - "Kim demiş başa gelen çekilir diye?"
 
	[
Başa gelmek]
	
	"Başına belâyı satın almak" deyimi ve açıklaması
	- Sıkıntı, üzüntü ve tedirginlik verici olduğunu sonradan anladığı bir işe kendi isteği ile girmiş bulunmak.
 - "Nereden girdim bu inşaat işine, durup dururken başıma belâyı satın aldım."
 
	[
Başına belâyı satın almak]
	
	"Bin dereden su getirmek" deyimi ve açıklaması
	- Birini kandırmak için dil dökmek, birçok sebep ileri sürmek, aldatıcı sözler sarf etmek.
 - "O evi almamam için bin dereden su getirdiler."
 
	[
Bin dereden su getirmek]
	
	"Bir damla" deyimi ve açıklaması
	- Çok az, pek az (sıvı şeyler için söylenir).
 - Çok küçük (çocuklar için söylenir).
 - "Bir damla su kaldı, ne yapacağız su gelmezse."
 
	[
Bir damla]
	
	"Burnundan (fitil fitil) gelmek" deyimi ve açıklaması
	- Hoş bir durum, elde ettiği güzel bir şey, sonra gelen üzüntüler üzerine kendisine zehir olmak.
 - "Yediğimiz yemeği burnumuzdan getirmek mi istiyorsun? Sus artık!"
 - Elde ettiği güzel şey, arkasından gelen üzüntüler dolayısıyla kendisine zehir olmak.
 
	[
Burnundan (fitil fitil) gelmek]
	
	
	"Buzlar çözülmek" deyimi ve açıklaması
	- Buzların erimeye ve kırılmaya, su hâline gelmeye başlaması.
 - Kişiler arasındaki dargınlığın, soğukluğun, kırgınlığın ve gerginliğin ortadan kalkmaya başlaması.
 - "İki kardeşin arasındaki buzlar çözülmeye başlayınca aileye neşe geldi."
 
	[
Buzlar çözülmek]
	
	"Can damarı" deyimi ve açıklaması
	- Bir şeyin en önemli noktası, en mühim unsuru; bir şeyin yaşaması için en önemli araç.
 - "Babam evin can damarıdır."
 
	[
Can damarı]
	
	"El elde baş başta" deyimi ve açıklaması
	- Masrafla para birbirine denk geldi.
 - Yapılan işin sonunda ne kâr ne de zarar edildi.
 - "Alışverişten el elde baş başta döndü."
 
	[
El elde baş başta]