"Uyur uyanık" deyiminin anlamı nedir?
- Yarı uykulu.
- "Uyur uyanık ayakta nöbet tutmaya çalışıyordu."
Uyur uyanık deyimine benzer deyimler
"Ahkâm çıkarmak" deyimi ve açıklaması
- Kendi düşüncelerine dayanarak birtakım yargılara varmak.
- "Devletler ancak kuvvetli ordu ile ayakta dururlar diye ahkâm çıkardı."
[
Ahkâm çıkarmak]
"Alaca karanlık" deyimi ve açıklaması
[
Alaca karanlık]
"Asfalt etmek" deyimi ve açıklaması
- Döverek ayakta duramayacak biçime sokmak, asfaltta yatıp kalacak denli çok dövmek.
[
Asfalt etmek]
"At anası (Dev anası)" deyimi ve açıklaması
[
At anası (Dev anası)]
"Ayağına (ayaklarına) kara su inmek" deyimi ve açıklaması
- Bir yerde ayakta beklemekten veya uzun süre dolaşmaktan çok yorulmak.
- "Seni aramaktan ayaklarıma kara sular indi, nerelerdeydin Allah aşkına!"
[
Ayağına (ayaklarına) kara su inmek]
"Ayağını denk almak" deyimi ve açıklaması
- Birilerinin kendisine karşı yapacakları muhtemel kötülüklere karşı uyanık davranmak, tedbirli olmak.
- "Eğer ayağını denk almazsan o adamlar başına bir iş açacaklar senin."
[
Ayağını denk almak]
"Ayakta kalmak" deyimi ve açıklaması
- Bir zorluk karşısında yıkılmamak, çökmemek.
- Oturacak yer bulamamak.
- "Gemi öyle kalabalıktı ki hepimiz ayakta kaldık."
- Oturacak yer bulamamak.
[
Ayakta kalmak]
"Ayak üstü (üzeri)" deyimi ve açıklaması
- Kısa süre içinde, acele olarak.
- Ayakta durarak, ayakta dikilerek.
- "Gel de şu büfede ayak üstü atıştıralım biraz."
[
Ayak üstü (üzeri)]
"Baş vermek" deyimi ve açıklaması
- İnandığı bir şey uğrunda ölmek, canını vermek.
- Belirmek, kimi bitkilerin başak tutmaya başlaması.
- "Ektiğimiz buğdaylar baş vermeye başladı."
[
Baş vermek]
"Belirli (belli) belirsiz" deyimi ve açıklaması
- Yarı belli, yarı belirsiz, çok az belli.
[
Belirli (belli) belirsiz]
"Bin (bin bir) ayak bir ayak üstüne" deyimi ve açıklaması
- Hepsi ayakta büyük bir insan kalabalığı.
[
Bin (bin bir) ayak bir ayak üstüne]
"Bir ayağı kıyıda, bir ayağı kuyuda olmak" deyimi ve açıklaması
- Yarı güvenli, yarı tehlikeli durumda.
- Son günlerini yaşıyor göçmesi yakın.
[
Bir ayağı kıyıda, bir ayağı kuyuda olmak]