"Tası tarağı toplamak" deyiminin anlamı nedir?
- Gitmek üzere bütün eşyasını toplamak.
- "Tası tarağı toplamış arabanın gelmesini bekliyorduk."
Tası tarağı toplamak deyimine benzer deyimler
"Açıkta kalmak" deyimi ve açıklaması
- Kendisi için görev yapacak yerde kalmamak.
- Barındığı yer elinden gitmek.
[
Açıkta kalmak]
"Adı batmak" deyimi ve açıklaması
- Unutulmak, adı anılmaz olmak.
- Artık adı hiç anılmaz olmak, unutulup gitmek.
[
Adı batmak]
"Adımını denk atmak" deyimi ve açıklaması
- Bütün önlemleri alarak davranmak.
[
Adımını denk atmak]
"Ağır gelmek" deyimi ve açıklaması
- Yapılması güç gelmek.
- Ağrına gitmek.
- Gücüne gitmek, onuruna dokunmak.
[
Ağır gelmek]
"Alayı karayı yığmak" deyimi ve açıklaması
- Bütün kötü olasılıkları sayıp dökmek.
- Bütün kötü olasılıkları sayıp dökmek.
[
Alayı karayı yığmak]
"Ayağını sürümek" deyimi ve açıklaması
- Verilen bir görevi ağırdan yapmak.
- Bir yerden ayrılmak üzere bulunmak.
- Ölmek üzere olmak.
- Halk inanışına göre birinin gelmesi, ardından başkalarının da gelmesine yol açmak.
- "Ayağını mı sürüdün ne, senden sonra gelen misafirlerin sayısını Allah bilir ancak!"
[
Ayağını sürümek]
"Çuldan çuvaldan olmak" deyimi ve açıklaması
- Bütün eşyası elinden gitmek.
[
Çuldan çuvaldan olmak]
"Hesap açmak" deyimi ve açıklaması
- Hesap defterinde, bir kişiye alış veriş için alacağını borcunu kaydetmek üzere bir yer ayırmak.
- Bankada, gereğinde çekilmek üzere yatırılan para için işlem yapmak.
- Birine kredi açmak, birine borçlanma imkânı tanımak.
[
Hesap açmak]
"Pılıyı pırtıyı toplamak" deyimi ve açıklaması
- Hemen bütün eşyalarını toplayarak bir yere gitmek üzere hazırlık yapmak.
- "Pılıyı pırtıyı toplamış bekliyordu."
[
Pılıyı pırtıyı toplamak]
"Yedi düvel" deyimi ve açıklaması
- Bütün devletler, herkes, bütün dünya.
- "İstiklâl Savaşı`nı yedi düvele karşı verdik biz."
[
Yedi düvel]
"Yola çıkmak" deyimi ve açıklaması
- Bir yere gitmek üzere bulunduğu yerden ayrılmak.
- "Sabah erkenden yola çıkacaklarmış."
[
Yola çıkmak]
"Yoluna çıkmak" deyimi ve açıklaması
- Karşılamaya gitmek.
- Yolda karşısına çıkmak.
- "Bütün kasaba halkı yeni gelen kaymakamın yoluna çıkmıştı."
[
Yoluna çıkmak]