"Sarı çizmeli Mehmet Ağa" deyiminin anlamı nedir?
- Kim olduğu, nerede oturduğu bilinmeyen kimse.
Sarı çizmeli Mehmet Ağa deyimine benzer deyimler
"Açgözlü taya çocuğu" deyimi ve açıklaması
- Bir türlü doymak bilmeyen kimse.
[
Açgözlü taya çocuğu]
"Açığı çıkmak" deyimi ve açıklaması
- Kendisine teslim edilmiş olan para ya da eşyanın, sayım sonunda, eksik olduğu görülmek.
[
Açığı çıkmak]
"Akıl hocası" deyimi ve açıklaması
- Birine yol gösteren, akıl öğreten kimse.
- Herkese akıl öğretmeye meraklı kimse.
- "Lütfen akıl hocalığı yapmaya kalkma, biz işimizi senden iyi biliriz."
[
Akıl hocası]
"Aslı çıkmak" deyimi ve açıklaması
- Doğru olduğu, gerçek olduğu anlaşılmak, ortaya çıkmak.
[
Aslı çıkmak]
"Hem suçlu hem güçlü" deyimi ve açıklaması
- Gerçekte kendisi suçlu olduğu hâlde suç işlememiş gibi davranan ve karşısındakini suçlamaya çalışan kimse.
[
Hem suçlu hem güçlü]
"Kabak (birinin) başına (başında) patlamak" deyimi ve açıklaması
- Birçok kimsenin ilgili olduğu olaydan yalnızca bir kimse zararlı çıkmak; beklenmediği hâlde, bir işin zararlı sonucuna katlanmak.
[
Kabak (birinin) başına (başında) patlamak]
"Kan tutmak" deyimi ve açıklaması
- Kan görünce bayılmak.
- (Adam öldüren kimse korku ve heyecandan) şok geçirmek, kaçamamak, olduğu yere yığılıp kalmak.
[
Kan tutmak]
"Nane molla" deyimi ve açıklaması
- Dirençsiz, güçsüz kimse.
- Çok sık hastalanan, sağlıksız kimse.
- Üşengeç, bir iş yapmaktan kaçınan.
- "Ne nane molla bir adamsın, kalk da biraz çalış."
[
Nane molla]
"Ne idiği belirsiz" deyimi ve açıklaması
- Ne olduğu, niteliği, soyu sopu, nereli olduğu bilinmeyen.
- "Ne idiği belirsiz bir yığın insan hükümette yer almış."
[
Ne idiği belirsiz]
"Tekin değil" deyimi ve açıklaması
- İçinde cinlerin olduğu kabul edilen bina ya da yer.
- Kendisinde bazı gizli güçlerin olduğu sanılan, tehlikeli kabul edilen kimse.
- "O eski ev tekin değil diyorlar."
[
Tekin değil]
"Yer cücesi" deyimi ve açıklaması
- Ufak tefek olduğu gibi kurnaz, fitneci, çok bilmiş kimse.
[
Yer cücesi]
"Yeri yurdu belirsiz" deyimi ve açıklaması
- Serseri; ne iş yaptığı, nerde kaldığı, nereli olduğu bilinmeyen.
- "Yeri yurdu belirsiz bu adama yüz verme demedim mi?"
[
Yeri yurdu belirsiz]