"Saati saatine uymamak" deyiminin anlamı nedir?
	- Bir kimsenin durumu, huyu sık sık değişir olmak.
 - "Ona güvenemem, çünkü saati saatine uymaz."
 
	
	
	
	Saati saatine uymamak deyimine benzer deyimler
	
	"Adı çıkmak dokuza, inmez sekize" deyimi ve açıklaması
	- Bir kimsenin adı bir kez iyi ya da bir kez kötü tanındıktan sonra, bu genel kanı kolay kolay değişmez, kişi bir konu ünlendi mi o ün sürüp gider.
 
	[
Adı çıkmak dokuza, inmez sekize]
	
	"Başından atmak" deyimi ve açıklaması
	- Gereksiz görülen bir bağlılığa, bir ilişkiye son vermemek; bir istekte bulunan kişiyi yanından uzaklaştırmak.
 - Yapılması zor bir işi yapmaktan kendini kurtarmak ya da o işi bir başkasına yüklemek.
 - "Kısa zamanda o işi başından atmasını becerdi."
 
	[
Başından atmak]
	
	"Başını ağrıtmak" deyimi ve açıklaması
	- Bir yığın gereksiz sözlerle bir kimseyi sıkıp yormak.
 - Bir iş, bir kimseyi rahatsız edip uğraştırmak.
 - Gereksiz sözlerle birini bunaltmak.
 - Bir iş için birini uğraştırmak, sıkmak.
 - "Yeter artık, bu iş için başımı ağrıtıp durma."
 
	[
Başını ağrıtmak]
	
	"Beyni bulanmak" deyimi ve açıklaması
	- Sersemlemek, rahat düşünemez olmak.
 - Bir işin oluş biçiminden kötü bir şey sezinleyerak kuşkulanıp huzuru kaçmak.
 - Sersemlemek, sağlıklı düşünemez olmak.
 - Kötü bir şey olacağını sezinleyip huzuru kaçmak.
 - "Adamların suratlarını hiç beğenmedim, beynim bulandı, haydi gidelim buradan."
 
	[
Beyni bulanmak]
	
	
	"Bir dalda durmamak" deyimi ve açıklaması
	- Sık sık düşünce, iş ya da tutum değiştirmek.
 - "Bir dalda dursaydı başına bu iş gelmeyecekti."
 
	[
Bir dalda durmamak]
	
	"Bir hâl olmak" deyimi ve açıklaması
	- Bir şeyi çok yapa yapa usanmak, yorulmak, fenalık gelmek, bezmek.
 - Daha önce görülmeyen davranışlar içinde olmak, huyu değişmek.
 - Kazaya uğramış olmak.
 - "Gecikti, başına bir hâl mi geldi acaba?"
 
	[
Bir hâl olmak]
	
	"Burnu düşmek" deyimi ve açıklaması
	- Burnuna koklanamayacak kadar pis bir koku gelmek, böyle bir kokudan burnu görev yapamaz olmak.
 - Burnuna koklanamayacak kadar pis bir koku gelmek, böyle bir kokudan burnu görev yapamaz olmak.
 
	[
Burnu düşmek]
	
	"Çocuk oyuncağı hâline getirmek" deyimi ve açıklaması
	- Bir işi sık sık değiştirip verilmesi gereken önemde ele almamak, küçümsenir duruma getirip değerinden düşürmek.
 - "Ne biçim adamlarsınız siz, bu güzel işi çocuk oyuncağı hâline getirdiniz!"
 
	[
Çocuk oyuncağı hâline getirmek]
	
	"Dilinin altında bir şey olmak" deyimi ve açıklaması
	- Bir kimsenin sözlerinden açıkça söylemediği bir şeyler olduğu anlaşılmak.
 - "Dilinin altında bir şey olduğunu biliyorum ama bir türlü söyletemiyorum."
 
	[
Dilinin altında bir şey olmak]
	
	
	"Gözü üzerinde olmak" deyimi ve açıklaması
	- Bir şeye, bir kimseye sık sık bakarak ne durumda olduğunu kontrol etmek, dolayısıyla kötü bir sonuca meydan vermemeye çalışmak.
 - "Gözünüz üzerinde olsun, devamlı izleyin onu."
 
	[
Gözü üzerinde olmak]
	
	"Isıtıp ısıtıp önüne koymak" deyimi ve açıklaması
	- Daha önce meydana gelmiş bir olayı ya da bir işi bir düşünceyi yeniden, sık sık tekrarlamak.
 
	[
Isıtıp ısıtıp önüne koymak]
	
	"Yaz boz tahtasına çevirmek" deyimi ve açıklaması
	- Bir konuda birbirine uymayan kararlar almak, kararsızlık yüzünden bir konuda sık sık fikir değiştirmek.
 
	[
Yaz boz tahtasına çevirmek]