"Ahmak ıslatan" deyiminin anlamı nedir?
- Çişinti halindeki yağmur.
- İnce ince yağan yağmur, çisenti.
- "Böyle yürümeye devam edersek bu ahmak ıslatan iliklerimize işleyecek."
Ahmak ıslatan deyimine benzer deyimler
"Aklına şaşayım" deyimi ve açıklaması
- Bu akıllıca bir düşünce, ya da davranış değil. Böyle düşünmen, davranman (düşünmesi, davranması) beni şaşırttı.
[
Aklına şaşayım]
"Allah bilir" deyimi ve açıklaması
- Belli değil, Cenab-ı Hak`tan başka kimse bilmez.
- "Allah bilir bu sırrın iç yüzünü."
- Bana öyle geliyor ki.
- "Allah bilir esrar da alıyordur bu çocuk."
[
Allah bilir]
"Alnında (alnına) yazılmış olmak" deyimi ve açıklaması
- Yazgıyı, talihi bu türlü olmak; bu olayın başına gelmesini tanrının buyurmuş olduğuna inanmak.
[
Alnında (alnına) yazılmış olmak]
"Arkasını sıvamak" deyimi ve açıklaması
- İltifat etmek, okşamak, övmek, birisini bu yolları kullanarak bir işe sevk etmek.
- "Arkasını sıvayarak yaptırıyorum her işi bu çocuğa."
[
Arkasını sıvamak]
"Ateş almaya mı geldin?" deyimi ve açıklaması
- Neden bu kadar çabuk gitmek istiyorsun? Olur mu böyle?
[
Ateş almaya mı geldin?]
"Ayvaz kasap hep bir hesap" deyimi ve açıklaması
- "Ha öyle ha böyle, ikisi de bir; hangi yolu seçersek seçelim aynı sonuca varır" anlamında kullanılır.
- Hangi yol yeğlenirse yeğlensin, aynı sonuca varıyor. Ha öyle ha böyle.
[
Ayvaz kasap hep bir hesap]
"Ayranım budur, yarısı sudur" deyimi ve açıklaması
- Size güzel bir şey sunamıyorum; ama elimden ancak bu kadarı geliyor.
- Bu işi yarım yamalak yapıyorum; ama elimden ancak bu kadarı geliyor.
[
Ayranım budur, yarısı sudur]
"Bayram değil, seyran değil. (Düğün değil bayram değil) eniştem beni neye öptü?" deyimi ve açıklaması
- Gösterilen bu yakınlığın, bu iltifatın (görünürde yok ama) gizli bir nedeni olacak.
[
Bayram değil, seyran değil. (Düğün değil bayram değil) eniştem beni neye öptü?]
"Boş vermek" deyimi ve açıklaması
- Önem vermemek, aldırmamak, ilgisiz davranmak.
- "Boş ver, bu hayat böyle gelmiş, böyle gider."
[
Boş vermek]
"Bununla birlikte (beraber)" deyimi ve açıklaması
- Bu böyle, ama…, şu da var ki…
[
Bununla birlikte (beraber)]
"Burnu düşmek" deyimi ve açıklaması
- Burnuna koklanamayacak kadar pis bir koku gelmek, böyle bir kokudan burnu görev yapamaz olmak.
- Burnuna koklanamayacak kadar pis bir koku gelmek, böyle bir kokudan burnu görev yapamaz olmak.
[
Burnu düşmek]
"İnce eleyip sık dokumak" deyimi ve açıklaması
- Titizlik göstermek, bir şeyi en ince ayrıntılarına kadar araştırmak, gözden geçirmek.
- "O kadar da ince eleyip sık dokunacak bir iş değil, kaygılanma."
[
İnce eleyip sık dokumak]