"Ahım şahım (bir şey) değil" deyiminin anlamı nedir?
- Güzel, beğenilecek şey değil.
Ahım şahım (bir şey) değil deyimine benzer deyimler
"Ağzının tadını bilmek" deyimi ve açıklaması
- Güzel lezzetli yiyecekler seçmek.
- Keyif verici şeyleri seçmede usta olmak.
- Güzel yemeklerden anlamak.
- Bir şeyin güzelini, iyisini bilmek, anlamak.
- "Şunlardaki güzelliğe bak, ağzının tadını da biliyorsun hani."
[
Ağzının tadını bilmek]
"Ama aman (bir şey) olmamak" deyimi ve açıklaması
- Beğenilecek bir şey olmamak, öyle pek güzel olmamak.
[
Ama aman (bir şey) olmamak]
"Amasya'nın bardağı, biri olmazsa biri daha" deyimi ve açıklaması
- Kullanabileceğimiz kişi, ya da şey, yalnız o değil ya!
[
Amasya'nın bardağı, biri olmazsa biri daha]
"Ayaklı kütüphane" deyimi ve açıklaması
- Çok şey okumuş, her sorulana cevap veren, çok şey bilen, okudukları aklında kalmış kimse.
- "Adam ayaklı kütüphaneydi sanki!"
[
Ayaklı kütüphane]
"Ayranım budur, yarısı sudur" deyimi ve açıklaması
- Size güzel bir şey sunamıyorum; ama elimden ancak bu kadarı geliyor.
- Bu işi yarım yamalak yapıyorum; ama elimden ancak bu kadarı geliyor.
[
Ayranım budur, yarısı sudur]
"Balta olmak" deyimi ve açıklaması
- Musallat olmak, asılmak, direnerek bir şey istemek, istediğini yaptırmak için sürekli ısrar etmek.
- "İnsanın başına balta olan kişileri sevmek mümkün değil."
[
Balta olmak]
"Beyni bulanmak" deyimi ve açıklaması
- Sersemlemek, rahat düşünemez olmak.
- Bir işin oluş biçiminden kötü bir şey sezinleyerak kuşkulanıp huzuru kaçmak.
- Sersemlemek, sağlıklı düşünemez olmak.
- Kötü bir şey olacağını sezinleyip huzuru kaçmak.
- "Adamların suratlarını hiç beğenmedim, beynim bulandı, haydi gidelim buradan."
[
Beyni bulanmak]
"Boru mu (bu)?" deyimi ve açıklaması
- Ne sandın? Küçümsenecek, önem verilmeyecek şey değil.
[
Boru mu (bu)?]
"Bulunmaz Bursa (Hint) kumaşı mı?" deyimi ve açıklaması
- Pek az bulunur, üstün değerli bir şey (ya dakişi) değil ya!
[
Bulunmaz Bursa (Hint) kumaşı mı?]
"Burnundan (fitil fitil) gelmek" deyimi ve açıklaması
- Hoş bir durum, elde ettiği güzel bir şey, sonra gelen üzüntüler üzerine kendisine zehir olmak.
- "Yediğimiz yemeği burnumuzdan getirmek mi istiyorsun? Sus artık!"
- Elde ettiği güzel şey, arkasından gelen üzüntüler dolayısıyla kendisine zehir olmak.
[
Burnundan (fitil fitil) gelmek]
"Canını vermek" deyimi ve açıklaması
- Hiçbir şey esirgememek.
- Bir şey uğrunda en değerli varlığını feda etmeye, hatta ölmeye hazır olmak.
- Bir şeye aşırı ölçüde düşkün olmak.
- "Vatan uğruna kim can vermez ki?"
[
Canını vermek]
"Ne tadı var ne tuzu" deyimi ve açıklaması
- Hoşa gidecek, zevk alınacak, beğenilecek bir şey değil.
- "Ne tadı var ne tuzu yaptığım işin."
[
Ne tadı var ne tuzu]