"Lafı (sözü) ağzına tıkamak" deyiminin anlamı nedir?
- Birinin sözünü bitirmesine fırsat vermemek, onu susmak zorunda bırakmak, konuşmasını önlemek.
- "Ağzını açar açmaz lafı ağzına tıkadılar adamcağızın."
Lafı (sözü) ağzına tıkamak deyimine benzer deyimler
"Ağız açtırmamak" deyimi ve açıklaması
- Çok konuşarak başkalarının bir şey söylemesine fırsat vermemek.
[
Ağız açtırmamak]
"Ağzını açıp gözünü yummak" deyimi ve açıklaması
- Öfke ile ağzına gelen bütün ağır sözleri söylemek.
- Kızgınlık ile sonunu düşünmeden ağzına gelen kötü sözleri söylemek, karşısındakine hakaret etmek.
- "Eve geç gelen kızına ağzını açıp gözünü yumdu."
[
Ağzını açıp gözünü yummak]
"Ağzını kapamak" deyimi ve açıklaması
- Susmak.
- Çıkarının elden gideceğini düşünerek birinin konuşmasını önlemek.
- "Ağzını kapatamazsak konuşup bizi elâleme rezil edecek."
[
Ağzını kapamak]
"Aman dedirtmek (amana getirmek)" deyimi ve açıklaması
- Karşı koyan birini boyun eğmek zorunda bırakmak, teslim olmaya zorlamak.
- "Düşmana aman dedirtmek boynumuzun borcu oldu artık."
[
Aman dedirtmek (amana getirmek)]
"Ayağına çelme takmak" deyimi ve açıklaması
- Yürümekte olan birinin ayakları arasına ayak uzatarak düşmesini sağlamak, onu düşürmek.
[
Ayağına çelme takmak]
"Başını boş bırakmak" deyimi ve açıklaması
- Bir kişiyi ya da bir şeyi denetimsiz, kendi haline bırakmak.
- Denetimsiz, yalnız ve serbest bırakmak.
- "Bu çocuğun başını boş bırakma, yoksa başı belâya girecek."
[
Başını boş bırakmak]
"Baş yemek deyimi ve anlamı" deyimi ve açıklaması
- Sofrada en önemli yemek.
- Birinin ölümüne sebep olmak.
- Birinin herhangi bir işte güç durumda kalmasına yol açmak.
- "Adamın başını sebepsiz yere yediler, şimdi çoluk çocuk aç kalacak."
[
Baş yemek deyimi ve anlamı]
"Dar gelirli" deyimi ve açıklaması
- Geçim sıkıntısı çeken, kazancı normal olarak geçimini sağlamaya yetmeyen.
- "Dar gelirli ailelerin çocuklarının çoğu okulu yarıda bırakmak zorunda kalıyorlar."
[
Dar gelirli]
"Ekmeğine yağ sürmek" deyimi ve açıklaması
- Birinin yararına göre eylemde bulunmak, istemese de birinin işine yarayacak biçimde hareket etmek.
- "O işi bana vermemekle yabancıların ekmeğine yağ sürdün sen."
[
Ekmeğine yağ sürmek]
"Fırsat düşkünü" deyimi ve açıklaması
- Çıkar sağlamak, kötülük yapmak için fırsat kollayan kimse.
- "Fırsat düşkünü insanlardan nefret ederim."
[
Fırsat düşkünü]
"Hakkını yemek" deyimi ve açıklaması
- Birinin hakkı olan şeyi vermemek, onu kendisine maletmek.
- "Dürüst ol, milletin hakkını yeme, yoksa boğazında kalır."
[
Hakkını yemek]
"Sözü ağzında bırakmak" deyimi ve açıklaması
- Söylemekte olduğu şeyi bitirmesine fırsat vermemek, engel olmak.
[
Sözü ağzında bırakmak]