"Kâğıt üzerinde kalmak" deyiminin anlamı nedir?
- Yapılması kararlaştırıldığı halde uygulanmamak; konuşulan, kararlaştırılan yazıda kalmak.
- "O kadar yol yapımı, sulama kanalı hep kâğıt üzerinde kaldı."
Kâğıt üzerinde kalmak deyimine benzer deyimler
"Akla karayı seçmek" deyimi ve açıklaması
- Bir işi başarmak uğrunda çok yorulmak, sonuca kadar çok zahmet çekmek.
- "Seni buluncaya kadar akla karayı seçtim."
[
Akla karayı seçmek]
"Al benden de o kadar" deyimi ve açıklaması
- Ben de o durumdayım; o düşüncedeyim.
[
Al benden de o kadar]
"Allah adamı" deyimi ve açıklaması
- Hile, kötü bilmeyen; hak yol üzerinde olan, Allah`a ibadette kus dini bütün kimse.
- "Allah adamı olmalısın dünya da, hem de ahrette iyilik görebilesin."
[
Allah adamı]
"Alnının damarı çatlamak" deyimi ve açıklaması
- Başarmak için çok sıkıntı çekmek, çok çaba sarf edip emek vermek.
- "O yolu açıncaya kadar benim alnımın damarı çatladı, sen ne halt etmeye bozuyorsun?"
[
Alnının damarı çatlamak]
"Altından girip üstünden çıkmak" deyimi ve açıklaması
- Bir serveti, bir parayı, bir kaynağı gereksiz yere, düşüncesizce, sorumsuzca harcayıp kısa zamanda bitirmek.
- "Bir ayda o kadar paranın altından girip üstünden çıktı."
[
Altından girip üstünden çıkmak]
"Başından atmak" deyimi ve açıklaması
- Gereksiz görülen bir bağlılığa, bir ilişkiye son vermemek; bir istekte bulunan kişiyi yanından uzaklaştırmak.
- Yapılması zor bir işi yapmaktan kendini kurtarmak ya da o işi bir başkasına yüklemek.
- "Kısa zamanda o işi başından atmasını becerdi."
[
Başından atmak]
"Don gömlek" deyimi ve açıklaması
- Çıplak, üzerinde sadece don ve gömlek var denilecek kadar soyunmuş hâlde.
- "Adamı, don gömlek kalacak kadar soydular."
[
Don gömlek]
"Eceline susamak" deyimi ve açıklaması
- Ölümüne yol açacak kadar tehlikeli işlere girişmek.
- "Bırak o silâhı elinden, eceline mi susadın sen?"
[
Eceline susamak]
"Gönlü kalmak" deyimi ve açıklaması
- Gücenmek.
- İstediği hâlde elde edemediği şey üzerinde isteği devam etmek.
- "Gönlüm o vitrindeki elbisede kaldı."
[
Gönlü kalmak]
"İnce eleyip sık dokumak" deyimi ve açıklaması
- Titizlik göstermek, bir şeyi en ince ayrıntılarına kadar araştırmak, gözden geçirmek.
- "O kadar da ince eleyip sık dokunacak bir iş değil, kaygılanma."
[
İnce eleyip sık dokumak]
"Üstüne bir bardak (soğuk) su içmek" deyimi ve açıklaması
- O işten umudunu kesmek, o işin olacağına inanmamak, parasını ya da malını almaktan vazgeçmek.
- "Verecek mi? Sen o paranın üstüne bir bardak soğuk su iç!"
[
Üstüne bir bardak (soğuk) su içmek]
"Yolu (ayağı) düşmek" deyimi ve açıklaması
- Yolu üzerinde bulunan o yerden geçmesi gerekmek; o yer, yolu üzerinde bulunmak.
- "Sizin köye de yolum düştü, babanı gördüm, sana selâm söyledi."
[
Yolu (ayağı) düşmek]