"İçi çekmek" deyiminin anlamı nedir?
- Canı arzu etmek, istek duymak.
İçi çekmek deyimine benzer deyimler
"Arkasını sıvamak" deyimi ve açıklaması
- İltifat etmek, okşamak, övmek, birisini bu yolları kullanarak bir işe sevk etmek.
- "Arkasını sıvayarak yaptırıyorum her işi bu çocuğa."
[
Arkasını sıvamak]
"Aş yermek" deyimi ve açıklaması
- Gebe kadın, kimi yemeklerden tiksinmek, kimi şeyleri yemek için aşırı istek duymak.
[
Aş yermek]
"Babanın canı için" deyimi ve açıklaması
- Ölmüş olan babanın ruhunu şad etmek için (bana şu iyiliği yap).
- Birinden bir iyilik yapılması istenirken
- "bu iyiliği, ölmüş olan babanın ruhunu hoşnut etmek için yap" anlamında söylenir.
[
Babanın canı için]
"Canı (gönlü) çekmek" deyimi ve açıklaması
- Bir şeyi istemek, istek duymak, çok arzulamak.
- "Şimdi o yeşil eriklerden olsa da yesek, öyle de canım çekti ki."
[
Canı (gönlü) çekmek]
"Canına okumak" deyimi ve açıklaması
- Bir kimseye büyük bir zarar vermek, kötülük etmek.
- İyi bir şeyi kötü hâle getirmek, heder etmek, harcamak.
- "Yeni aldığım oyuncağın canına okudu bir günde."
[
Canına okumak]
"Canı yanmak" deyimi ve açıklaması
- Fizikî bir acı duymak.
- Bir işte zarar görmek, manevî bir üzüntü duymak.
- "Canını yakmadan ver o elindekini bana!"
[
Canı yanmak]
"Ensesinde boza pişirmek" deyimi ve açıklaması
- Sıkıştırıp tedirgin etmek, eziyet etmek.
- "İşlerin yavaş gittiğini gören patron işçilerin ensesinde boza pişirmeye başladı."
[
Ensesinde boza pişirmek]
"Göğsü kabarmak" deyimi ve açıklaması
- İftihar etmek, övünç duymak.
- "Senin başarılarınla göğsüm kabarıyor oğlum."
[
Göğsü kabarmak]
"Gözü gibi sakınmak (esirgemek)" deyimi ve açıklaması
- Bir şeye aşırı derecede ilgi duymak, onu koruyup gözetmek, dikkatle muhafaza etmek.
- "Çocuğunu gözü gibi sakınıyordu kadıncağız."
[
Gözü gibi sakınmak (esirgemek)]
"Güven beslemek" deyimi ve açıklaması
- Bir kimseye, bir şeye güven duymak, inanmak, itimat etmek.
- "O adama güven beslediğiniz için pişman olmayacaksınız."
[
Güven beslemek]
"Hoş beş etmek" deyimi ve açıklaması
- Şundan bundan konuşarak sohbet etmek.
- "O iki ihtiyar kadın hoş beş etmek için yaratılmışlar sanki."
[
Hoş beş etmek]
"Yanıp tutuşmak" deyimi ve açıklaması
- Elde etmek için güçlü bir istek duymak, elde edemediği için de büyük üzüntü içinde olmak.
- Kuvvetli bir aşkla sevmek.
- "Bakan olmak isteğiyle yanıp tutuşuyordu."
[
Yanıp tutuşmak]