"Hora tepmek" deyiminin anlamı nedir?
- Ayaklarını yere vurarak oynamak.
- Gürültü çıkarmak.
- "Yandaki sınıfta hora tepiyor, ortalığı birbirine katıyorduk ki…"
Hora tepmek deyimine benzer deyimler
"Ağrısız başına kaşbastı bağlamak" deyimi ve açıklaması
- Gereksiz yere kendine iş çıkarmak.
[
Ağrısız başına kaşbastı bağlamak]
"Ağzını havaya (poyraza) açmak" deyimi ve açıklaması
- Elindeki fırsatı kaçırdıktan sonra boş yere bir şeyler elde etmeyi ummak.
- Umduğunu elde edememek, fırsatı kaçırdıktan sonra boş yere beklemek.
- "Evi o zaman alacaktın, artık geçti, bundan sonra ağzını havaya aç."
[
Ağzını havaya (poyraza) açmak]
"Askıya çıkarmak" deyimi ve açıklaması
- Nikah kıyılmadan önce, evlenecek kimselerin durumunu (ya da başka bir konuyu) yazılı olarak, herkesin görebileceği yere asmak.
- Evlenecek kimselerin nikâhtan önceki durumlarını gösterir belgelerin, belirli bir süre için ilgili dairede görünür bir yere asılması, ilân edilmesi.
[
Askıya çıkarmak]
"Ayağı dolaşmak" deyimi ve açıklaması
- Yürürken herhangi bir sebepten ötürü ayakları birbirine takılmak, sendelemek.
- "Korkusundan zavallının ayakları birbirine dolaştı."
[
Ayağı dolaşmak]
"Ayağını kesmek (Bir yerden)" deyimi ve açıklaması
- Bir yere gitmez, uğramaz olmak.
- Birini bir yere artık uğramaz duruma getirmek.
- "Öyle korkutun ki o adamın ayağı kesilsin bu meyhaneden?"
[
Ayağını kesmek (Bir yerden)]
"Birbirine girmek" deyimi ve açıklaması
- Aralarında çıkan anlaşmazlık kavgaya dönüşmek, çarpışmak, saldırmak.
- Bir kaza sonucu araçların birbirine çarpması.
- "Su yüzünden sokak sakinleri birbirine girdi."
[
Birbirine girmek]
"Curcunaya çevirmek (veya döndürmek)" deyimi ve açıklaması
- Bir yeri kargaşa, şamata, gürültü patırtı ile doldurup kimsenin ne dediğini anlamayacak hâle getirmek.
- "Çocuklar bir dakikada ortalığı curcunaya çevirdiler."
[
Curcunaya çevirmek (veya döndürmek)]
"Çıngar çıkarmak" deyimi ve açıklaması
- Gürültü patırtı, karışıklık ve kavga çıkarmak.
- "Çıngar çıkarmadan oturtun şu kadını."
[
Çıngar çıkarmak]
"Duman etmek" deyimi ve açıklaması
- Bozmak, ortalığı dağıtmak, yok etmek; yenmek, birine karşı başarı sağlamak.
- "Askerler ortalığı toz duman ettiler."
[
Duman etmek]
"Fesat kumkuması" deyimi ve açıklaması
- Tamamiyle kötülük düşünen, insanları birbirine düşürecek işler yapan, ortalığı karıştıran.
[
Fesat kumkuması]
"Ortalığı birbirine katmak" deyimi ve açıklaması
- Kargaşa çıkarmak, herkesi birbirine düşürmek.
- "Şimdi gelip ortalığı birbirine katacak diye korkuyorum."
[
Ortalığı birbirine katmak]
"Tozu dumana katmak" deyimi ve açıklaması
- Ortalığı altüst etmek, karışıklığa yol açmak, gürültü patırtı çıkarmak.
- Çok fazla toz kaldırarak koşmak veya kaçmak.
- "Başıboş sığırlar tozu dumana katarak yokuştan aşağı iniyorlardı."
[
Tozu dumana katmak]