"Göz hakkı" deyiminin anlamı nedir?
- Görülüp de imrenilen yiyeceklerden görenlere çıkarılan pay, imrenmelerini yok edecek küçük parça.
- "Çocukların göz hakkını ayırmayı da sakın unutmayın."
Göz hakkı deyimine benzer deyimler
"Aslan payı" deyimi ve açıklaması
- Bir paylaşmada en büyük pay.
- Ortaklardan en güçlüsünün aldığı en büyük pay.
- Hak edilenden daha çok alınan pay, en güçlünün aldığı pay.
[
Aslan payı]
"Azı çoğa saymak" deyimi ve açıklaması
- Verilen şey, armağan az ya da küçük de olsa, çokmuş, büyükmüş, değerliymiş gibi kabul etmek.
[
Azı çoğa saymak]
"Ben hancı, sen yolcu (oldukça)" deyimi ve açıklaması
- "Özel ilişkilerimiz sürüp gittikçe senin bana işin düşer" ya da
- "Nasıl olsa yine karşılaşacağız" anlamında kullanılır.
- "Demek şu küçük paketi götürmüyorsun, öyle olsun, ben hancı sen yolcu, bugünün yarını da vardır."
[
Ben hancı, sen yolcu (oldukça)]
"Bozum olmak" deyimi ve açıklaması
- Bir sözü ya da davranışı iyi karşılanmadığı için utanmak, utanacak duruma düşmek.
- "Onun düşüncesinin hiç de doğru olmadığını söylediğim zaman amma da bozum oldu kadın."
[
Bozum olmak]
"Burnundan kıl aldırmamak" deyimi ve açıklaması
- Oldukça huysuz olmak, kendisine hiç söz söyletmemek, kendisinin eleştirilmesine fırsat tanımamak, en küçük yergiye tahammül göstermemek.
- "Amma da burnundan kıl aldırmaz bir adammışsın; söylesene, nasıl konuşacağız seninle?"
- Davranışlarına karşı hiç söz söyletmemek, en küçük bir eleştiriye ya da itiraza sinirlenip köpürecek kadar huysuz olmak.
[
Burnundan kıl aldırmamak]
"Çam devirmek" deyimi ve açıklaması
- Farkında olmadan karşısındakini kıracak ya da kötü bir sonuca yol açacak söz söylemek, davranışta bulunmak.
- "Onun da çam devirmede üstüne yok hani."
[
Çam devirmek]
"Çorbada tuzu bulunmak" deyimi ve açıklaması
- Yapılan bir iş ya da hizmette az da olsa çabası, emeği bulunmak.
- "Haydi durmayın, çorbada sizin de tuzunuz bulunsun!"
[
Çorbada tuzu bulunmak]
"Göz kırpmak" deyimi ve açıklaması
- Karşısındakine göz kapağını açıp kapatarak işaret vermek, bu şekilde meramını anlatmaya çalışmak; bir şeyi onayladığını ya da doğru olmadığını gözünü açıp kapayarak belirtmek.
- "Kalabalık içinde birbirlerine göz kırparak gülümsediler."
[
Göz kırpmak]
"Gözü sulu" deyimi ve açıklaması
- En küçük sevinç ya da üzüntü karşısında hemen ağlayıveren, gözyaşlarını tutamayan.
- "Senin kız da amma gözü sulu biriymiş."
[
Gözü sulu]
"Hesaba katmak (almak)" deyimi ve açıklaması
- Bir işi yaparken ya da yürütürken bir başka şeyi de göz önünde bulundurmak.
- "Hasan`ı da hesaba katalım, az zorluk çıkarmayacaktır bize."
[
Hesaba katmak (almak)]
"Karınca kararınca" deyimi ve açıklaması
- Az, önemsiz ve küçük de olsa, gücü yettiği kadar, elinden geldiğince.
- "Caminin yapımına karınca kararınca o da katkıda bulunmaya karar verdi."
[
Karınca kararınca]
"Kolaçan etmek" deyimi ve açıklaması
- Çevresini ya da kendisinden istenilen yeri dolaşıp ne var ne yok diye bakmak, olup biteni anlamak amacıyla dolaşmak.
- "Bir kişi etrafı şöyle bir kolaçan etsin de gelsin."
[
Kolaçan etmek]