"Gönlü kalmak" deyiminin anlamı nedir?
- Gücenmek.
- İstediği hâlde elde edemediği şey üzerinde isteği devam etmek.
- "Gönlüm o vitrindeki elbisede kaldı."
Gönlü kalmak deyimine benzer deyimler
"Ağzını havaya (poyraza) açmak" deyimi ve açıklaması
- Elindeki fırsatı kaçırdıktan sonra boş yere bir şeyler elde etmeyi ummak.
- Umduğunu elde edememek, fırsatı kaçırdıktan sonra boş yere beklemek.
- "Evi o zaman alacaktın, artık geçti, bundan sonra ağzını havaya aç."
[
Ağzını havaya (poyraza) açmak]
"Burnundan (fitil fitil) gelmek" deyimi ve açıklaması
- Hoş bir durum, elde ettiği güzel bir şey, sonra gelen üzüntüler üzerine kendisine zehir olmak.
- "Yediğimiz yemeği burnumuzdan getirmek mi istiyorsun? Sus artık!"
- Elde ettiği güzel şey, arkasından gelen üzüntüler dolayısıyla kendisine zehir olmak.
[
Burnundan (fitil fitil) gelmek]
"Ele almak" deyimi ve açıklaması
- Bir şey üzerinde çalışmaya başlamış olmak.
- İncelemek, araştırmak veya tenkit etmek.
- "Konuyu yeni baştan bir daha ele alalım."
[
Ele almak]
"Hevesi kursağında kalmak" deyimi ve açıklaması
- Çok istediği, imrendiği, kavuşmak dilediği şeyi elde edememek.
- "Pikniğe gitmek istiyorduk, yağmur yağınca hevesimiz kursağımızda kaldı."
[
Hevesi kursağında kalmak]
"Hoş beş etmek" deyimi ve açıklaması
- Şundan bundan konuşarak sohbet etmek.
- "O iki ihtiyar kadın hoş beş etmek için yaratılmışlar sanki."
[
Hoş beş etmek]
"Kâğıt üzerinde kalmak" deyimi ve açıklaması
- Yapılması kararlaştırıldığı halde uygulanmamak; konuşulan, kararlaştırılan yazıda kalmak.
- "O kadar yol yapımı, sulama kanalı hep kâğıt üzerinde kaldı."
[
Kâğıt üzerinde kalmak]
"Karar kılmak" deyimi ve açıklaması
- Dönüp dolaşıp o şeyin üstünde durmak, onu tercih etmek, birçok şeyi deneyip onu seçmek.
- "Ben bu elbisede karar kıldım."
[
Karar kılmak]
"Ne yardan geçer ne serden" deyimi ve açıklaması
- İstediği şey fedakârlığı gerektirdiği hâlde, fedakârlığa yanaşmayan ama istediğinden de vazgeçmeyen kimseler için kullanılır.
[
Ne yardan geçer ne serden]
"Rafa kaldırmak (koymak)" deyimi ve açıklaması
- Bir iş üzerinde artık durmamak, o işi kenara itmek, ihmal etmek.
- "Bizim dosyayı yine rafa kaldırmışlar."
[
Rafa kaldırmak (koymak)]
"Yanıp tutuşmak" deyimi ve açıklaması
- Elde etmek için güçlü bir istek duymak, elde edemediği için de büyük üzüntü içinde olmak.
- Kuvvetli bir aşkla sevmek.
- "Bakan olmak isteğiyle yanıp tutuşuyordu."
[
Yanıp tutuşmak]
"Yol göstermek" deyimi ve açıklaması
- Rehberlik etmek, yolu bilmeyene tarif etmek, nasıl gidileceğini anlatmak.
- Nasıl davranılacağını, ne yapılacağını öğretmek.
- "Benim elimden bir şey gelmez, patrona git, o bir yol gösterir sana."
[
Yol göstermek]
"Yolu (ayağı) düşmek" deyimi ve açıklaması
- Yolu üzerinde bulunan o yerden geçmesi gerekmek; o yer, yolu üzerinde bulunmak.
- "Sizin köye de yolum düştü, babanı gördüm, sana selâm söyledi."
[
Yolu (ayağı) düşmek]