"El ele vermek" deyiminin anlamı nedir?
- Güçleri birleştirip işbirliği yapmak, yardımlaşmak.
- "Bu yolu ancak el ele verirsek yapabiliriz."
El ele vermek deyimine benzer deyimler
"Allah bilir" deyimi ve açıklaması
- Belli değil, Cenab-ı Hak`tan başka kimse bilmez.
- "Allah bilir bu sırrın iç yüzünü."
- Bana öyle geliyor ki.
- "Allah bilir esrar da alıyordur bu çocuk."
[
Allah bilir]
"Alnında (alnına) yazılmış olmak" deyimi ve açıklaması
- Yazgıyı, talihi bu türlü olmak; bu olayın başına gelmesini tanrının buyurmuş olduğuna inanmak.
[
Alnında (alnına) yazılmış olmak]
"Aramakla bulunmaz (ele geçmez)" deyimi ve açıklaması
- Çok değerli bir şey; ancak rastlantı ile ele geçer.
[
Aramakla bulunmaz (ele geçmez)]
"Ar damarı çatlamak" deyimi ve açıklaması
- Utanç duyulacak şeyleri sıkılmadan yapmak, utanmayı bırakmak, yüzsüz olmak.
- "Ar damarı çatlamış bu adamdan ne umuyorsun anlamadım bir türlü."
[
Ar damarı çatlamak]
"Arık altından tarla bağışlamak" deyimi ve açıklaması
- Birisine çıkar sağlama sözü vermek (ya da bu yolu göstermek).
[
Arık altından tarla bağışlamak]
"Ayağı düşmek" deyimi ve açıklaması
- Bir yere uğramak, o yer yolu üzerinde bulunmak, yolu düşmek.
- "Bu rezillikten sonra onun ayağının buralara düşeceğini sanmam artık."
[
Ayağı düşmek]
"Ayranım budur, yarısı sudur" deyimi ve açıklaması
- Size güzel bir şey sunamıyorum; ama elimden ancak bu kadarı geliyor.
- Bu işi yarım yamalak yapıyorum; ama elimden ancak bu kadarı geliyor.
[
Ayranım budur, yarısı sudur]
"El ayak çekilmek" deyimi ve açıklaması
- Ortalıkta kimse kalmamak, ıssızlaşıp sessizleşmek.
- "Bu iş ancak el ayak çekildikten sonra yapılır."
[
El ayak çekilmek]
"El basmak" deyimi ve açıklaması
- Yemin etmek, kutsal bir şey üzerine el koyarak ant içmek.
- "Kur`ân`a el basarım ki bu işi ben yapmadım."
[
El basmak]
"Pabucunu ters giydirmek" deyimi ve açıklaması
- Güç bir duruma düşürerek telâşlandırmak, bu telâşla kaçmasına sebep olmak.
- "El oğlu bu, adama pabucunu ters giydirir, tetikte olmalı insan."
[
Pabucunu ters giydirmek]
"Yol açmak" deyimi ve açıklaması
- Yeni bir yol yapmak.
- Herhangi bir sebepten ötürü kapanmış yolu açmak, geçilir duruma getirmek.
- Birinin geçmesi için kenara çekilip geçme önceliği tanımak.
- Bir olayın başlamasına sebep olmak, öncülük etmek.
- "Onun bu çıkışı özgürlük hareketinin başlamasına yol açtı."
[
Yol açmak]
"Yüzünü ağartmak" deyimi ve açıklaması
- Yakınlarının övünç duymasına neden olacak beğenilir bir iş yapmak.
- Yakın çevresinin övünç duymasına neden olacak bir iş yapmak veya başarı kazanmak.
- "Uluslararası maratonda birinci gelerek milletin yüzünü ağarttı bu çocuk."
[
Yüzünü ağartmak]