"Ekşi yüz" deyiminin anlamı nedir?
- Somurtkan, asık yüz.
- "Onun ekşi yüz göstermeye hakkı yoktu."
Ekşi yüz deyimine benzer deyimler
"Ağız burun birbirine karışmak" deyimi ve açıklaması
- Kavga, sarhoşluk, öfke, yorgunluk gibi nedenlerle yüz yara bere içinde olmak yada yüzde yorgunluk izleri görülmek.
[
Ağız burun birbirine karışmak]
"Ahı yerde kalmamak" deyimi ve açıklaması
- Yaptığı ilenme (beddua) er geç etkisini göstermek.
- "Şunu iyi bil ki ey zalim, ahım yerde kalmayacak; yüz üstü sürüneceksin."
[
Ahı yerde kalmamak]
"Ara (aralarını) bozmak" deyimi ve açıklaması
- İki kişi arasındaki iyi ilişkiyi, dostluğu, arkadaşlığı yıkmak.
- "Kim ki ara bozar, o toplumun yüz karasıdır."
[
Ara (aralarını) bozmak]
"Başa çıkarmak" deyimi ve açıklaması
- Bir işi bitirmek, sona erdirmek, başarmak.
- Bir kişiye aşırı ölçüde ilgi gösterip çok şımartmak.
- "Ona biraz daha yüz verirsen başına çıkacak, söylediğini yapmayacak."
[
Başa çıkarmak]
"Dirsek çevirmek" deyimi ve açıklaması
- Daha önce birlikte iş yaptığı, anlaştığı kimseden, artık ihtiyaç duymadığı için yüz çevirmek; bir kimseyi kendinden uzaklaştıracak davranışlarda bulunmak.
- "Onun da dirsek çevireceğini hiç beklemezdim."
[
Dirsek çevirmek]
"Eşiğine yüz sürmek" deyimi ve açıklaması
- Bir isteğinin yerine getirilmesi için bir kimseye yalvarmak, önünde eğilmek.
- "İnsanların eşiğine yüz sürülmemesi gerekir."
[
Eşiğine yüz sürmek]
"İş çatallanmak (çatallaşmak)" deyimi ve açıklaması
- Bir işin sonuca oluşması konusunda türlü güçlüklerle karşılaşmak, ya da çeşitli seçeneklerle yüz yüze gelmek, sonuca nasıl ulaştırılacağı bilinemez olmak.
- "İş gittikçe çatallaşıyor, sense aldırmıyorsun bile."
[
İş çatallanmak (çatallaşmak)]
"Sıcak yüz göstermek" deyimi ve açıklaması
- Yakınlık göstererek karşılamak.
- "Biraz sıcak yüz gösterseydin günaha mı girerdin?"
[
Sıcak yüz göstermek]
"Suratını ekşitmek" deyimi ve açıklaması
- Hoşnutsuzluğunu yüz ifadesiyle belli etmek.
- "Bütün gün suratını ekşitip durdu."
[
Suratını ekşitmek]
"Türküsünü çağırmak" deyimi ve açıklaması
- Birinin hoşuna gidecek davranış ortaya koymak, söz söylemek, onun tarafını tutmak.
- "Ömrümce onun bunun türküsünü çağırıp durdum, yeter artık!"
[
Türküsünü çağırmak]
"Yeri yurdu belirsiz" deyimi ve açıklaması
- Serseri; ne iş yaptığı, nerde kaldığı, nereli olduğu bilinmeyen.
- "Yeri yurdu belirsiz bu adama yüz verme demedim mi?"
[
Yeri yurdu belirsiz]
"Yuvarlak hesap" deyimi ve açıklaması
- Ayrıntıya girmeden, bir bütün sayıya yaklaşık olarak tamamlanabilen hesap.
- "Aldığımız mallar yuvarlak hesap yüz bin lira tuttu."
[
Yuvarlak hesap]