"Ağza koyacak bir şey" deyiminin anlamı nedir?
- Doyurucu olmasa bile yiyecek nesne.
Ağza koyacak bir şey deyimine benzer deyimler
"Ağza tat, boğaza feryat" deyimi ve açıklaması
- Güzel yiyecek, ama az doyurmuyor.
- Beğenilen bir eylem, ama yetmez ki.
[
Ağza tat, boğaza feryat]
"Ağzı çelikli" deyimi ve açıklaması
- Çok sıcak yiyecek ve içeceği hiç sıcak değilmiş gibi yiyip içebilen.
[
Ağzı çelikli]
"Akıl bu ya!" deyimi ve açıklaması
- Doğru olmasa da aklı onu bu davranışa itti.
[
Akıl bu ya!]
"Altına yapışsa (altı tutsa) toprak olmak (bakır kesilmek)" deyimi ve açıklaması
- Giriştiği en güzel iş bile talihsizlikle, zararla sonuçlanmak.
[
Altına yapışsa (altı tutsa) toprak olmak (bakır kesilmek)]
"Anasının nikâhını istemek" deyimi ve açıklaması
- Bir şeye değerinden çok para istemek, olmayacak bir istekte bulunmak.
- "Senin istekli olduğunu duydu adam, şimdi gidersen anasının nikâhını isteyecek o eve."
- Satacağı nesne için değerinin çok üstünde para istemek.
[
Anasının nikâhını istemek]
"Ateşe atmak (Birinin)" deyimi ve açıklaması
- Birini çok tehlikeli bir işe bile bile sokmak.
- "Hiç aldırmadan, biricik kızını o adamla evlendirip ateşe atamazsın değil mi?"
[
Ateşe atmak (Birinin)]
"At görür aksar, su görür susar" deyimi ve açıklaması
- Gördüğü her şeyi kendisine gerekli olmasa bile edinmek ister.
[
At görür aksar, su görür susar]
"Bile bile lâdes" deyimi ve açıklaması
- Bile bile aldınmış görünme, öyle gerektiği için kötü bir durumu kabullenme.
- "Ağaçları kesmesine bile bile lâdes dedim."
[
Bile bile lâdes]
"Kılına dokunmamak" deyimi ve açıklaması
- Bir kimseye, zarar verebilecek en ufak davranıştan bile kaçınmak.
- "İnan anne, kılına bile dokunmadım kardeşimin!"
[
Kılına dokunmamak]
"Kılını bile kıpırdatmamak (veya oynatmamak)" deyimi ve açıklaması
- Bir durum karşısında en küçük bir tepki bile göstermemek, ilgisiz kalmak, harekete geçmemek.
- "Onca insan üstüme yürüdü ama o kılını bile kıpırdatmadı."
[
Kılını bile kıpırdatmamak (veya oynatmamak)]
"Sinekten yağ çıkarmak" deyimi ve açıklaması
- Hemen her şeyden, olmayacak şeyden bile çıkar sağlamaya çalışmak; yarar ummak.
- "Öyle açıkgözdü ki sinekten bile yağ çıkarırdı."
[
Sinekten yağ çıkarmak]
"Yanından bile geçmemiş" deyimi ve açıklaması
- Hiç ilgisi yok, en ufak benzerliği bile yok.
- "Sen kardeşini bir görsen, bu onun yanından bile geçmemiş."
[
Yanından bile geçmemiş]