"Düşüp kalkmak" deyiminin anlamı nedir?
	- Yakın arkadaşlık etmek.
 - Yasa ve gelenek dışı kadın ve erkekle birlikte yaşamak veya sık sık bir araya gelmek.
 - "Seni bu hâle getirenler düşüp kalktığın arkadaşlarındır. Hâlâ anlamadın mı?"
 
	
	
	
	Düşüp kalkmak deyimine benzer deyimler
	
	"Ağzından girip burnundan çıkmak" deyimi ve açıklaması
	- Çeşitli yollara başvurarak birini bir şeye razı etmek; veya kandırmak.
 - "Ağzından girip burnundan çıktı ve ondan para koparmayı başardı."
 - Ne yapıp yaparak bir kimseyi bir şeye razı etmek.
 
	[
Ağzından girip burnundan çıkmak]
	
	"Ağzının içine bakmak" deyimi ve açıklaması
	- Birinin söylediklerini zevkle ve dikkatle dinlemek, bu sözlere uymak.
 - Konuşan bir kimseyi seve seve ve dikkatlice dinlemek.
 - "Konuşması onları öyle sarmıştı ki ağzının içine bakıyorlardı."
 
	[
Ağzının içine bakmak]
	
	"Ahret kardeşi" deyimi ve açıklaması
	- İnanç ve ibadette birbirlerinden ayrılmayan ve bu kardeşliği ahirette de sürdüreceklerini düşünen kadınlar.
 - Dünya ve ahiret işlerinde birbirlerinden ayrılmayan kimseler; kan bağı olmaksızın manevî olarak kurulan kardeşlik.
 
	[
Ahret kardeşi]
	
	"Başını ağrıtmak" deyimi ve açıklaması
	- Bir yığın gereksiz sözlerle bir kimseyi sıkıp yormak.
 - Bir iş, bir kimseyi rahatsız edip uğraştırmak.
 - Gereksiz sözlerle birini bunaltmak.
 - Bir iş için birini uğraştırmak, sıkmak.
 - "Yeter artık, bu iş için başımı ağrıtıp durma."
 
	[
Başını ağrıtmak]
	
	
	"Baş vurmak" deyimi ve açıklaması
	- Müracaat etmek, bir işin yapılmasını bir kimse veya kuruluştan istemek.
 - Bilgi edinmek üzere bir kaynağa bakmak, bir kimseye danışmak.
 - "Vakit geçirmeden ansiklopediye bakalım da öğrenelim."
 
	[
Baş vurmak]
	
	"Beyin yıkamak" deyimi ve açıklaması
	- Kişiyi kendi görüş ve düşüncelerinden ayırıp başka bir görüş ve düşünceyi benimser duruma getirmek.
 - Bir insanı, kendine özgü düşünce ve dünya görüşüne yabancılaştırmak, başka yönlerde düşünür ve davranır duruma getirmek.
 - "Batılılar ülke insanımızın beynini yıkamaya devam ediyorlar."
 
	[
Beyin yıkamak]
	
	"Canına okumak" deyimi ve açıklaması
	- Bir kimseye büyük bir zarar vermek, kötülük etmek.
 - İyi bir şeyi kötü hâle getirmek, heder etmek, harcamak.
 - "Yeni aldığım oyuncağın canına okudu bir günde."
 
	[
Canına okumak]
	
	"Canlı yayın" deyimi ve açıklaması
	- Kişilerin ses ve davranışlarını o anda ve doğrudan doğruya veren radyo ve televizyon yayını.
 - "Parti temsilcileri bu akşam televizyonda canlı yayında tartışacaklar."
 
	[
Canlı yayın]
	
	"Gözü üzerinde olmak" deyimi ve açıklaması
	- Bir şeye, bir kimseye sık sık bakarak ne durumda olduğunu kontrol etmek, dolayısıyla kötü bir sonuca meydan vermemeye çalışmak.
 - "Gözünüz üzerinde olsun, devamlı izleyin onu."
 
	[
Gözü üzerinde olmak]
	
	
	"Isıtıp ısıtıp önüne koymak" deyimi ve açıklaması
	- Daha önce meydana gelmiş bir olayı ya da bir işi bir düşünceyi yeniden, sık sık tekrarlamak.
 
	[
Isıtıp ısıtıp önüne koymak]
	
	"Lafını (sözünü) bilmek" deyimi ve açıklaması
	- Tutarlı ve mantıklı konuşmak, sakıncalı olmayan ve birini kırmayan sözler söylemek, saygılı ve yerinde konuşmak.
 - "O daima lafını bilir bir insan olmuştur."
 
	[
Lafını (sözünü) bilmek]
	
	"Nefes nefese gelmek" deyimi ve açıklaması
	- Koşarak, sık sık soluyarak, heyecanlı ve yorulmuş bir şekilde (gelmek).
 - "Kapıdan içeri nefes nefese girdi."
 
	[
Nefes nefese gelmek]