"Dört elle sarılmak" deyiminin anlamı nedir?
- Yapacağı işe büyük bir önem verip özen göstererek girişmek.
- "Başarılı olmak mı istiyorsun, dört elle sarıl işine!"
Dört elle sarılmak deyimine benzer deyimler
"Altı yaş olmak (Bir işin)" deyimi ve açıklaması
- Bir takım oyunlara karışmış olmak, iş, dürüst bir temel üzerine kurulmuş olmamak, böyle bir işe girişmekte sakıncalar bulunduğu anlaşılmak.
[
Altı yaş olmak (Bir işin)]
"Başından atmak" deyimi ve açıklaması
- Gereksiz görülen bir bağlılığa, bir ilişkiye son vermemek; bir istekte bulunan kişiyi yanından uzaklaştırmak.
- Yapılması zor bir işi yapmaktan kendini kurtarmak ya da o işi bir başkasına yüklemek.
- "Kısa zamanda o işi başından atmasını becerdi."
[
Başından atmak]
"Başını ağrıtmak" deyimi ve açıklaması
- Bir yığın gereksiz sözlerle bir kimseyi sıkıp yormak.
- Bir iş, bir kimseyi rahatsız edip uğraştırmak.
- Gereksiz sözlerle birini bunaltmak.
- Bir iş için birini uğraştırmak, sıkmak.
- "Yeter artık, bu iş için başımı ağrıtıp durma."
[
Başını ağrıtmak]
"Beyni bulanmak" deyimi ve açıklaması
- Sersemlemek, rahat düşünemez olmak.
- Bir işin oluş biçiminden kötü bir şey sezinleyerak kuşkulanıp huzuru kaçmak.
- Sersemlemek, sağlıklı düşünemez olmak.
- Kötü bir şey olacağını sezinleyip huzuru kaçmak.
- "Adamların suratlarını hiç beğenmedim, beynim bulandı, haydi gidelim buradan."
[
Beyni bulanmak]
"Burnu düşmek" deyimi ve açıklaması
- Burnuna koklanamayacak kadar pis bir koku gelmek, böyle bir kokudan burnu görev yapamaz olmak.
- Burnuna koklanamayacak kadar pis bir koku gelmek, böyle bir kokudan burnu görev yapamaz olmak.
[
Burnu düşmek]
"Burnundan (fitil fitil) gelmek" deyimi ve açıklaması
- Hoş bir durum, elde ettiği güzel bir şey, sonra gelen üzüntüler üzerine kendisine zehir olmak.
- "Yediğimiz yemeği burnumuzdan getirmek mi istiyorsun? Sus artık!"
- Elde ettiği güzel şey, arkasından gelen üzüntüler dolayısıyla kendisine zehir olmak.
[
Burnundan (fitil fitil) gelmek]
"Büyük oynamak" deyimi ve açıklaması
- Büyük bir tehlikeyi göze alarak bir işe girişmek.
- Çok fazla para koyarak kumar oynamak.
- "Büyük oynadım, ya kaybedeceğim, ya da kazanacağım."
[
Büyük oynamak]
"Canına okumak" deyimi ve açıklaması
- Bir kimseye büyük bir zarar vermek, kötülük etmek.
- İyi bir şeyi kötü hâle getirmek, heder etmek, harcamak.
- "Yeni aldığım oyuncağın canına okudu bir günde."
[
Canına okumak]
"El atmak" deyimi ve açıklaması
- Bir işe girişmek.
- Birisinin işine karışmak.
- "Üstüne vazife olmayan işe el atma sakın!.."
[
El atmak]
"Hazır bulunmak" deyimi ve açıklaması
- Bir yerde kendisi bulunmak, var olmak.
- Bir yere hemen gidecek, bir şeyi anında yapacak durumda olmak.
- "Yarınki toplantıda sen de hazır bulunmalısın."
[
Hazır bulunmak]
"Kapağı atmak" deyimi ve açıklaması
- Sıkıntılı bir yerden kurtulup rahat edeceği bir yere kavuşmak; uygun bir yere yerleşmek, işe girmek.
- "Evimize kapağı attık mı tamam, gel keyfim gel o zaman."
[
Kapağı atmak]
"Yanıp tutuşmak" deyimi ve açıklaması
- Elde etmek için güçlü bir istek duymak, elde edemediği için de büyük üzüntü içinde olmak.
- Kuvvetli bir aşkla sevmek.
- "Bakan olmak isteğiyle yanıp tutuşuyordu."
[
Yanıp tutuşmak]