"Diş kirası" deyiminin anlamı nedir?
	- Eskiden sarayda ya da konaklarda zenginlerin iftara çağırdıkları yoksullara verdikleri armağan veya para.
 - Harcadığı emek dışında bir kimsenin fazladan sağladığı çıkar.
 
	
	
	
	Diş kirası deyimine benzer deyimler
	
	"Açıktan vermek" deyimi ve açıklaması
	- Bir emek ya da mal karşılığı olmaksızın birine para ödemek.
 
	[
Açıktan vermek]
	
	"Adı çıkmak dokuza, inmez sekize" deyimi ve açıklaması
	- Bir kimsenin adı bir kez iyi ya da bir kez kötü tanındıktan sonra, bu genel kanı kolay kolay değişmez, kişi bir konu ünlendi mi o ün sürüp gider.
 
	[
Adı çıkmak dokuza, inmez sekize]
	
	"Ağıt yakmak" deyimi ve açıklaması
	- Sevilen birinin ölümü ya da toplumca uğranılan bir acı dolayısıyla ağıt özelliği taşıyan bir şiir yazmak ya da böyle olaylarla ilgili olarak ağıt söylemek.
 
	[
Ağıt yakmak]
	
	"Ağzından girip burnundan çıkmak" deyimi ve açıklaması
	- Çeşitli yollara başvurarak birini bir şeye razı etmek; veya kandırmak.
 - "Ağzından girip burnundan çıktı ve ondan para koparmayı başardı."
 - Ne yapıp yaparak bir kimseyi bir şeye razı etmek.
 
	[
Ağzından girip burnundan çıkmak]
	
	
	"Aylığa (maaşa) geçmek" deyimi ve açıklaması
	- Çalışması karşılığı olarak her ay belirli para alınacak bir göreve başlamak.
 - Çalışmasının karşılığını gündelik ya da ücret olarak almakta iken aylık yöntemiyle para ödenen bir göreve geçmek.
 
	[
Aylığa (maaşa) geçmek]
	
	"Başından atmak" deyimi ve açıklaması
	- Gereksiz görülen bir bağlılığa, bir ilişkiye son vermemek; bir istekte bulunan kişiyi yanından uzaklaştırmak.
 - Yapılması zor bir işi yapmaktan kendini kurtarmak ya da o işi bir başkasına yüklemek.
 - "Kısa zamanda o işi başından atmasını becerdi."
 
	[
Başından atmak]
	
	"Baş vurmak" deyimi ve açıklaması
	- Müracaat etmek, bir işin yapılmasını bir kimse veya kuruluştan istemek.
 - Bilgi edinmek üzere bir kaynağa bakmak, bir kimseye danışmak.
 - "Vakit geçirmeden ansiklopediye bakalım da öğrenelim."
 
	[
Baş vurmak]
	
	"Büyük oynamak" deyimi ve açıklaması
	- Büyük bir tehlikeyi göze alarak bir işe girişmek.
 - Çok fazla para koyarak kumar oynamak.
 - "Büyük oynadım, ya kaybedeceğim, ya da kazanacağım."
 
	[
Büyük oynamak]
	
	"Dağdan gelip bağdakini kovmak" deyimi ve açıklaması
	- Daha sonradan geldiği bir yere ya da karıştığı bir işte eskiden beri bulunan bir kişinin yerini almaya çalışmak.
 - "Şu densize bak hele, dağdan gelip bağdakini kovuyor!
 
	[
Dağdan gelip bağdakini kovmak]
	
	
	"Hava parası" deyimi ve açıklaması
	- Bir yeri tutmak, kiralamak ya da bir şeyi elde etmek için değeri dışında açıktan verilen para.
 - "Yeri bize verecekler ama bir milyon lira hava parası istiyorlar."
 
	[
Hava parası]
	
	"Mânâ çıkarmak" deyimi ve açıklaması
	- Yanlış bir yargıya varmak, bir söz ya da hareketten kendine göre bir anlam çıkarmak.
 - "Öyle alıngandı ki her sözümden bir mânâ çıkarıyordu."
 
	[
Mânâ çıkarmak]
	
	"Tuz biber ekmek" deyimi ve açıklaması
	- Bir yemeğe tuz ya da biber dökmek.
 - Bir üzüntünün acısını, bir kusurun ağırlığını daha da artırmak.
 - "İyi yaptın sanki, o günleri hatırlatarak tuz biber ektin kadının yüreğine."
 
	[
Tuz biber ekmek]