"Dile gelmek" deyiminin anlamı nedir?
- Konuşma yeteneği yokken konuşmak, dillenmek.
- Dile düşmek.
- "Dile geldi dağlar, avuttu onu!"
Dile gelmek deyimine benzer deyimler
"Ağızdan ağza" deyimi ve açıklaması
- Biri ötekine, o da bir başkasına söyleyerek, dilden dile.
[
Ağızdan ağza]
"Anası ağlamak" deyimi ve açıklaması
- Çok eziyet çekmek, sıkıntıya katlanmak, bitkin duruma düşmek.
- "Onu buraya getirinceye kadar anam ağladı."
[
Anası ağlamak]
"Dilden dile dolaşmak" deyimi ve açıklaması
- Her yerde, pek çok kimse tarafından bahis konusu olmak.
- "Ata sözleri dilden dile dolaşarak günümüze kadar geldi."
[
Dilden dile dolaşmak]
"Dile (dillere) düşmek" deyimi ve açıklaması
- Hakkında dedikodu yapılmak.
- "Allah kimseyi dile düşürmesin, kadıncağız sokağa çıkamaz oldu."
[
Dile (dillere) düşmek]
"Dile getirmek" deyimi ve açıklaması
- Bir meseleyi belirtmek, ortaya atmak, anlatmak, açıklamak.
- Birini konuşturmak.
- "Hiç umulmadık bir anda konuyu dile getirdi, hepimizin anlamasını sağladı."
[
Dile getirmek]
"Dile kolay" deyimi ve açıklaması
- Söylenmesi kolay ama yapılması ortaya konması ya da katlanılması çok güç.
- "Evet, dile kolay, haydi yap da görelim."
[
Dile kolay]
"Karar kılmak" deyimi ve açıklaması
- Dönüp dolaşıp o şeyin üstünde durmak, onu tercih etmek, birçok şeyi deneyip onu seçmek.
- "Ben bu elbisede karar kıldım."
[
Karar kılmak]
"Lafını (sözünü) bilmek" deyimi ve açıklaması
- Tutarlı ve mantıklı konuşmak, sakıncalı olmayan ve birini kırmayan sözler söylemek, saygılı ve yerinde konuşmak.
- "O daima lafını bilir bir insan olmuştur."
[
Lafını (sözünü) bilmek]
"Lügat paralamak" deyimi ve açıklaması
- Anlaşılmaz, süslü, parlak, ağdalı, konuşma dilinde geçmeyen kelimelerle konuşmak.
- "Lügat paralamak hoşuna gitmeye başlamıştı."
[
Lügat paralamak]
"Pusulayı şaşırmak" deyimi ve açıklaması
- Ne yapacağını bilemez duruma düşmek.
- Doğru tutum ve davranıştan ayrılmak.
- "İyice pusulayı şaşırmadan uyarmalıyız onu."
[
Pusulayı şaşırmak]
"Rast gelmek" deyimi ve açıklaması
- Düşünmediği, beklemediği bir anda biriyle karşılaşmak.
- Düşünmediği veya düşünülmediği hâlde payına düşmek.
- "Desenli parça bana rast geldi..
- Hedefi bulmak.
- Bulmak.
- "Pazarda kardeşimi çok aradım ama rast gelmedim."
[
Rast gelmek]
"Yüksek perdeden konuşmak" deyimi ve açıklaması
- Yüksek sesle konuşmak.
- Meydan okurcasına sert konuşmak.
- Yapılması güç şeyleri yapacakmış gibi abartılı konuşmak.
- "Bu adam yüksek perdeden konuşmaya bayılıyor."
[
Yüksek perdeden konuşmak]