"Çuldan çuvaldan olmak" deyiminin anlamı nedir?
- Bütün eşyası elinden gitmek.
Çuldan çuvaldan olmak deyimine benzer deyimler
"Açıkta kalmak" deyimi ve açıklaması
- Kendisi için görev yapacak yerde kalmamak.
- Barındığı yer elinden gitmek.
[
Açıkta kalmak]
"Adı batmak" deyimi ve açıklaması
- Unutulmak, adı anılmaz olmak.
- Artık adı hiç anılmaz olmak, unutulup gitmek.
[
Adı batmak]
"Adımını denk atmak" deyimi ve açıklaması
- Bütün önlemleri alarak davranmak.
[
Adımını denk atmak]
"Ağır gelmek" deyimi ve açıklaması
- Yapılması güç gelmek.
- Ağrına gitmek.
- Gücüne gitmek, onuruna dokunmak.
[
Ağır gelmek]
"Alacağına şahin, vereceğine karga" deyimi ve açıklaması
- Alırken bütün gücünü kullanan ve kolaylık gösteren, kimsede parasını bırakmayan; verirken ise bin bir güçlük çıkaran, vereceğini geciktirmek için elinden geleni yapan kimse için kullanılır.
- "Ne adamsın be! Alacağına şahin, vereceğine karga! Yazıklar olsun!"
[
Alacağına şahin, vereceğine karga]
"Alayı karayı yığmak" deyimi ve açıklaması
- Bütün kötü olasılıkları sayıp dökmek.
- Bütün kötü olasılıkları sayıp dökmek.
[
Alayı karayı yığmak]
"Ateşle oynamak" deyimi ve açıklaması
- Çok tehlikeli, zarar verecek bir işin üstüne üstüne gitmek ya da böyle bir işe girişmek.
- "Bırak o silâhı elinden! Ateşle oynadığının farkında mısın sen?"
[
Ateşle oynamak]
"İşinden olmak" deyimi ve açıklaması
- Bir süredir yaptığı işi elinden gitmek, görevini yitirmek.
- "Haydi canım, yoluna git de patronunla kavga etme; yoksa işinden olacaksın."
[
İşinden olmak]
"Pılıyı pırtıyı toplamak" deyimi ve açıklaması
- Hemen bütün eşyalarını toplayarak bir yere gitmek üzere hazırlık yapmak.
- "Pılıyı pırtıyı toplamış bekliyordu."
[
Pılıyı pırtıyı toplamak]
"Tası tarağı toplamak" deyimi ve açıklaması
- Gitmek üzere bütün eşyasını toplamak.
- "Tası tarağı toplamış arabanın gelmesini bekliyorduk."
[
Tası tarağı toplamak]
"Yedi düvel" deyimi ve açıklaması
- Bütün devletler, herkes, bütün dünya.
- "İstiklâl Savaşı`nı yedi düvele karşı verdik biz."
[
Yedi düvel]
"Yoluna çıkmak" deyimi ve açıklaması
- Karşılamaya gitmek.
- Yolda karşısına çıkmak.
- "Bütün kasaba halkı yeni gelen kaymakamın yoluna çıkmıştı."
[
Yoluna çıkmak]