"Çocuk oyuncağı hâline getirmek" deyiminin anlamı nedir?
- Bir işi sık sık değiştirip verilmesi gereken önemde ele almamak, küçümsenir duruma getirip değerinden düşürmek.
- "Ne biçim adamlarsınız siz, bu güzel işi çocuk oyuncağı hâline getirdiniz!"
Çocuk oyuncağı hâline getirmek deyimine benzer deyimler
"Ağırdan almak" deyimi ve açıklaması
- Gizli bir amaçla bir işten yavaş davranmak, işi savsaklamak, yapmaya gönülsüz davranmak, işi yapmak için isteksizce davranma ve gereken sürede bitirmemek.
[
Ağırdan almak]
"Ayranım budur, yarısı sudur" deyimi ve açıklaması
- Size güzel bir şey sunamıyorum; ama elimden ancak bu kadarı geliyor.
- Bu işi yarım yamalak yapıyorum; ama elimden ancak bu kadarı geliyor.
[
Ayranım budur, yarısı sudur]
"Başına dolamak" deyimi ve açıklaması
- İçinden çıkılması zor bir işi birine musallat etmek.
- "Bu işi benim başıma dolayanlar, dilerim hiçbir zaman onmazlar!"
[
Başına dolamak]
"Başından atmak" deyimi ve açıklaması
- Gereksiz görülen bir bağlılığa, bir ilişkiye son vermemek; bir istekte bulunan kişiyi yanından uzaklaştırmak.
- Yapılması zor bir işi yapmaktan kendini kurtarmak ya da o işi bir başkasına yüklemek.
- "Kısa zamanda o işi başından atmasını becerdi."
[
Başından atmak]
"Başını ağrıtmak" deyimi ve açıklaması
- Bir yığın gereksiz sözlerle bir kimseyi sıkıp yormak.
- Bir iş, bir kimseyi rahatsız edip uğraştırmak.
- Gereksiz sözlerle birini bunaltmak.
- Bir iş için birini uğraştırmak, sıkmak.
- "Yeter artık, bu iş için başımı ağrıtıp durma."
[
Başını ağrıtmak]
"Bir dalda durmamak" deyimi ve açıklaması
- Sık sık düşünce, iş ya da tutum değiştirmek.
- "Bir dalda dursaydı başına bu iş gelmeyecekti."
[
Bir dalda durmamak]
"Düşüp kalkmak" deyimi ve açıklaması
- Yakın arkadaşlık etmek.
- Yasa ve gelenek dışı kadın ve erkekle birlikte yaşamak veya sık sık bir araya gelmek.
- "Seni bu hâle getirenler düşüp kalktığın arkadaşlarındır. Hâlâ anlamadın mı?"
[
Düşüp kalkmak]
"Gözü üzerinde olmak" deyimi ve açıklaması
- Bir şeye, bir kimseye sık sık bakarak ne durumda olduğunu kontrol etmek, dolayısıyla kötü bir sonuca meydan vermemeye çalışmak.
- "Gözünüz üzerinde olsun, devamlı izleyin onu."
[
Gözü üzerinde olmak]
"Hık mık etmek" deyimi ve açıklaması
- Bir işi yapmamak için bahaneler ileri sürmeye çalışmak, bir soruyu cevaplandırırken net şeyler söylememek.
- "Hık mık edip durma, bu işi eninde sonunda yapacaksın!"
[
Hık mık etmek]
"Isıtıp ısıtıp önüne koymak" deyimi ve açıklaması
- Daha önce meydana gelmiş bir olayı ya da bir işi bir düşünceyi yeniden, sık sık tekrarlamak.
[
Isıtıp ısıtıp önüne koymak]
"Kendi kendine gelin güvey olmak" deyimi ve açıklaması
- Başkalarının ne diyeceğini hesaba katmadan, bir işi sadece kendi başına tasarlayıp olmuş sayarak sevinmek.
- "Kendi kendine gelin güvey olmayı bırak, bakalım kız ne diyecek bu işe."
[
Kendi kendine gelin güvey olmak]
"Orta hâlli" deyimi ve açıklaması
- Ne zengin ne yoksul, ne iyi ne kötü, ne çirkin ne güzel.
- "Onlar orta hâlli bir ailedirler."
[
Orta hâlli]