"Ağız burun birbirine karışmak" deyiminin anlamı nedir?
	- Kavga, sarhoşluk, öfke, yorgunluk gibi nedenlerle yüz yara bere içinde olmak yada yüzde yorgunluk izleri görülmek.
 
	
	
	
	Ağız burun birbirine karışmak deyimine benzer deyimler
	
	"Açlıktan nefesi kokmak" deyimi ve açıklaması
	- Hiçbir varlığı olmamak, yoksulluk içinde olmak.
 
	[
Açlıktan nefesi kokmak]
	
	"Aslı faslı olmamak" deyimi ve açıklaması
	- Uydurma olmak, yalan olmak, gerçek olmamak, doğru olmamak, asılsız olmak.
 
	[
Aslı faslı olmamak]
	
	"Beyninden vurulmuşa dönmek" deyimi ve açıklaması
	- Çok üzücü bir haberle aşırı sarsıntıya uğrayıp düşünme yeteneğini yitirir gibi olmak.
 - Umulmadık, beklenmedik bir olay karşısında şaşkınlığa düşmek, düşünce yeteneğini yitirir gibi olmak.
 - "Adamı karşısında görünce beyninden vurulmuşa döndü."
 
	[
Beyninden vurulmuşa dönmek]
	
	"Bir hâl olmak" deyimi ve açıklaması
	- Bir şeyi çok yapa yapa usanmak, yorulmak, fenalık gelmek, bezmek.
 - Daha önce görülmeyen davranışlar içinde olmak, huyu değişmek.
 - Kazaya uğramış olmak.
 - "Gecikti, başına bir hâl mi geldi acaba?"
 
	[
Bir hâl olmak]
	
	
	"Dünyadan elini eteğini çekmek" deyimi ve açıklaması
	- Bir kenara çekilip toplum ile ilişkisini kesmek, toplumun yaşayışına karışmaz olmak, daha çok ibadetle meşgul olmak ve dünya işleriyle ilgilenmez olmak.
 - "Bizim komşu her nedense dünyadan elini eteğini çekti, görünmez oldu sanki."
 
	[
Dünyadan elini eteğini çekmek]
	
	"Ecel teri dökmek" deyimi ve açıklaması
	- Çok korkmak, heyecan içinde bulunup terlemek, korku ve bunalım içinde olmak.
 - "Köprüden geçerken ecel terleri döktüler."
 
	[
Ecel teri dökmek]
	
	"Gözleri fal taşı gibi açılmak" deyimi ve açıklaması
	- Hayret, şaşkınlık ve öfke gibi sebeplerle gözleri iri iri açılmış olmak.
 
	[
Gözleri fal taşı gibi açılmak]
	
	"Her telden çalmak" deyimi ve açıklaması
	- Pek çok konuda bilgi sahibi olmak, içinde bulunduğu ortamın şartlarına göre her çeşit iş yapabilir olmak.
 
	[
Her telden çalmak]
	
	"Kafası kazan (gibi) olmak, (veya kafası şişmek)" deyimi ve açıklaması
	- Zihni yorulmak.
 - Gürültülü, patırtılı şeyler dinlemekten rahatsız olmak, yorgunluk duymak.
 - "Kesin artık şu makinenin sesini, kafam kazan gibi oldu."
 
	[
Kafası kazan (gibi) olmak, (veya kafası şişmek)]
	
	
	"Yanıp tutuşmak" deyimi ve açıklaması
	- Elde etmek için güçlü bir istek duymak, elde edemediği için de büyük üzüntü içinde olmak.
 - Kuvvetli bir aşkla sevmek.
 - "Bakan olmak isteğiyle yanıp tutuşuyordu."
 
	[
Yanıp tutuşmak]
	
	"Yara açmak" deyimi ve açıklaması
	- Bir şeyin yüzünde, özellikle de vücudun bir yerinde yara oluşmasına sebep olmak.
 - Büyük dert, acı, üzüntü vermek.
 - "Onun sözleri içimde bir yara açtı."
 
	[
Yara açmak]
	
	"Yüz göz olmak" deyimi ve açıklaması
	- Senli benli olmak ve birbirinden çekineceği kalmamak, aradaki mesafe kalkmış olmak, lâubalileşmiş olmak.
 - "İyice yüz göz olduk, beni artık dinlemiyorlar."
 
	[
Yüz göz olmak]