"Boğuntuya getirmek" deyiminin anlamı nedir?
- Birini bunaltıp şaşırtma yolu ile kendisinden bir iş veya mal karşılığı olarak çok miktarda para çekmek.
Boğuntuya getirmek deyimine benzer deyimler
"Acısı içine çökmek" deyimi ve açıklaması
- Bir şey için çok derin bir üzüntü duymak, bir şeyin acısını çok içinde duyumsamak.
[
Acısı içine çökmek]
"Ağzından girip burnundan çıkmak" deyimi ve açıklaması
- Çeşitli yollara başvurarak birini bir şeye razı etmek; veya kandırmak.
- "Ağzından girip burnundan çıktı ve ondan para koparmayı başardı."
- Ne yapıp yaparak bir kimseyi bir şeye razı etmek.
[
Ağzından girip burnundan çıkmak]
"Aklı başından gitmek" deyimi ve açıklaması
- Bayılmak.
- Çok sevinçten ya da çok korkudan ne yapacağını şaşırmak.
- Çok korkudan veya çok sevinçten ne yapacağını şaşırmak.
- Kafası çok yorulmuş olduğundan iyi düşünememek.
- "Annemi öyle evin ortasında baygın görünce aklım başımdan gitti."
[
Aklı başından gitmek]
"Anasının nikâhını istemek" deyimi ve açıklaması
- Bir şeye değerinden çok para istemek, olmayacak bir istekte bulunmak.
- "Senin istekli olduğunu duydu adam, şimdi gidersen anasının nikâhını isteyecek o eve."
- Satacağı nesne için değerinin çok üstünde para istemek.
[
Anasının nikâhını istemek]
"Aylığa (maaşa) geçmek" deyimi ve açıklaması
- Çalışması karşılığı olarak her ay belirli para alınacak bir göreve başlamak.
- Çalışmasının karşılığını gündelik ya da ücret olarak almakta iken aylık yöntemiyle para ödenen bir göreve geçmek.
[
Aylığa (maaşa) geçmek]
"Başından atmak" deyimi ve açıklaması
- Gereksiz görülen bir bağlılığa, bir ilişkiye son vermemek; bir istekte bulunan kişiyi yanından uzaklaştırmak.
- Yapılması zor bir işi yapmaktan kendini kurtarmak ya da o işi bir başkasına yüklemek.
- "Kısa zamanda o işi başından atmasını becerdi."
[
Başından atmak]
"Başını ağrıtmak" deyimi ve açıklaması
- Bir yığın gereksiz sözlerle bir kimseyi sıkıp yormak.
- Bir iş, bir kimseyi rahatsız edip uğraştırmak.
- Gereksiz sözlerle birini bunaltmak.
- Bir iş için birini uğraştırmak, sıkmak.
- "Yeter artık, bu iş için başımı ağrıtıp durma."
[
Başını ağrıtmak]
"Beş aşağı beş yukarı" deyimi ve açıklaması
- Çok az fark olarak, kararlaştırılmak istenen sayıdan, ölçüden bir miktar az veya çok olarak.
- "Beş aşağı beş yukarı bir kg. çeker bu tavuk."
[
Beş aşağı beş yukarı]
"Bir ayak önce (evvel)" deyimi ve açıklaması
- Çok çabuk, bir an önce, ivedi olarak.
- "Bu iş, bir ayak önce yapılacak bir iştir."
[
Bir ayak önce (evvel)]
"Bir taşla iki kuş vurmak" deyimi ve açıklaması
- Bir davranışla iki veya birden çok yararlı sonuç elde etmek, bir girişimle iki iş yapmak.
- "Anladım amacını, bir taşla iki kuş vurmak."
[
Bir taşla iki kuş vurmak]
"Kedi olalı bir fare tuttu" deyimi ve açıklaması
- İlk defa, neden sonra kendisinden beklenen bir iş yapabildi.
- "Temsilcimiz, nihayet kedi olalı bir fare tuttu, yüklü bir iş yakaladı."
[
Kedi olalı bir fare tuttu]
"Para yemek" deyimi ve açıklaması
- Çok para harcamak.
- Rüşvet yemek, görevini kötüye kullanıp bir iş yapmak için birinden para almak.
- "İnsanlar artık açıktan para yiyorlar."
[
Para yemek]