"Bel vermek" deyiminin anlamı nedir?
- (Dik şeylerin) dışarıya doğru, (yatay şeylerin de) aşağıya doğru kamburlaşmak.
- "Yeni ördüğümüz duvar bel verdi."
- Duvar gibi dikey şeylerin ortası kamburlaşmak.
- Tavan direği gibi yatay şeylerin ortası aşağı sarkmak.
Bel vermek deyimine benzer deyimler
"Akıl defteri" deyimi ve açıklaması
- Akla gelen şeylerin unutulmaması için kısaca yazıldığı küçük defter.
- Hatırlanıp yapılması gereken şeylerin yazıldığı küçük defter, muhtıra defteri, ajanda.
[
Akıl defteri]
"Akşam Hacı Mehmet, sabah eskici yahudi" deyimi ve açıklaması
- Kimileyin kendini iyi, doğru adam gibi gösteren hileci, dalavereci.
[
Akşam Hacı Mehmet, sabah eskici yahudi]
"At oynatmak" deyimi ve açıklaması
- Ata hüner göstermek.
- Bildiği ve istediği gibi davranmak.
- Belli bir alanda üstünlük kurmak.
- "Meydan adamlara kaldı, istedikleri gibi at oynatıyorlar."
[
At oynatmak]
"Benim de adım Yakup ama o kadar uzun değil deyimi ve anlamı" deyimi ve açıklaması
- Benim durumum da onunkinden aşağı değil ama, onun gibi gösteriş meraklısı değilim.
[
Benim de adım Yakup ama o kadar uzun değil deyimi ve anlamı]
"Beyninden vurulmuşa dönmek" deyimi ve açıklaması
- Çok üzücü bir haberle aşırı sarsıntıya uğrayıp düşünme yeteneğini yitirir gibi olmak.
- Umulmadık, beklenmedik bir olay karşısında şaşkınlığa düşmek, düşünce yeteneğini yitirir gibi olmak.
- "Adamı karşısında görünce beyninden vurulmuşa döndü."
[
Beyninden vurulmuşa dönmek]
"Dağarcığına atmak" deyimi ve açıklaması
- Yeni bilgilerini, eski bilgilerine katmak; yeni bilgileri zihnine yerleştirmek.
- "Öğrendiği her yeni bilgiyi dağarcığına atmayı ihmal etmedi."
[
Dağarcığına atmak]
"Evdeki hesap çarşıya uymamak" deyimi ve açıklaması
- Önceden tasarlanan, düşünülen bir iş umulduğu gibi gitmemek, başka bir yönde gelişmek.
- "O kadar uğraştık ama evdeki hesap çarşıya uymadı, bu paraya istediğimiz gibi bir ev bulamadık."
[
Evdeki hesap çarşıya uymamak]
"Haddini bilmek" deyimi ve açıklaması
- Kendi değer ve yeteneğini bilmek, üstün görmemek, kendi yapabileceği şeylerin ötesine geçmemek.
- "Merak etme sen, o haddini bilen bir çocuktur."
[
Haddini bilmek]
"Keyfinin kâhyası (olmamak)" deyimi ve açıklaması
- Birisine karışmaya hakkı olmamak, istediği gibi yaşamasına engel olmamak.
- "O benim keyfimin kâhyası olamaz, ben dilediğim gibi yaşarım, karışamaz bana!"
[
Keyfinin kâhyası (olmamak)]
"Sucuk gibi ıslanmak" deyimi ve açıklaması
- Baştan aşağı, elbisesinin ve vücudunun her yanına su değmek.
- "Hortumu üstüme tutup beni sucuk gibi ısladı."
[
Sucuk gibi ıslanmak]
"Temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp koymak" deyimi ve açıklaması
- Bir meseleyi sürekli anlatmak, yeni bir şeymiş gibi birçok defa söz konusu etmek.
[
Temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp koymak]
"Yolunu sapıtmak" deyimi ve açıklaması
- Kötü yola düşmek, doğru yoldan ayrılmak.
- "Yolunu sapıtmış şu adamı Allah` tan başka kim doğru yola getirebilir?"
[
Yolunu sapıtmak]