"Baş yarıp göz çıkarmak" deyiminin anlamı nedir?
- "Başını gözünü yararak yapmak."
Baş yarıp göz çıkarmak deyimine benzer deyimler
"Acısını çıkarmak" deyimi ve açıklaması
- Gördüğü maddi ya da manevi zararı karşılayacak bir iş yapmak.
- Öç almak.
[
Acısını çıkarmak]
"Ağırdan almak" deyimi ve açıklaması
- Gizli bir amaçla bir işten yavaş davranmak, işi savsaklamak, yapmaya gönülsüz davranmak, işi yapmak için isteksizce davranma ve gereken sürede bitirmemek.
[
Ağırdan almak]
"Ağzını açıp gözünü yummak" deyimi ve açıklaması
- Öfke ile ağzına gelen bütün ağır sözleri söylemek.
- Kızgınlık ile sonunu düşünmeden ağzına gelen kötü sözleri söylemek, karşısındakine hakaret etmek.
- "Eve geç gelen kızına ağzını açıp gözünü yumdu."
[
Ağzını açıp gözünü yummak]
"Akıl etmek" deyimi ve açıklaması
- Akıllıca bir iş yapmak, bir önlem almak.
- Herhangi bir önlem ve çareyi zamanında düşünmek, vaktinde hatırlamak.
- "Sular kesilecekti ama kovaları doldurmayı akıl edemedim."
[
Akıl etmek]
"Akla uymak" deyimi ve açıklaması
- Başkasına danışmadan kendi aklıyla kötü bir iş yapmak.
[
Akla uymak]
"Aklına düşmek" deyimi ve açıklaması
- Hatırlamak.
- Kafasında bir düşünce doğmak.
- "Aklına düşen her şeyi yapmak zorunda mısın?"
[
Aklına düşmek]
"Aklını peynir ekmekle yemek" deyimi ve açıklaması
- Akılsızca, şaşkınca, delice işler yapmak.
- "Misafirliğe böyle gidilir mi? Sen aklını peynir ekmekle mi yedin?"
[
Aklını peynir ekmekle yemek]
"Alemi var mı?" deyimi ve açıklaması
- O eylemi yapmak uygun mu? Yakışık alır mı?
[
Alemi var mı?]
"Alem yapmak" deyimi ve açıklaması
- Zevk ve eğlence toplantısı yapmak.
[
Alem yapmak]
"Gözünü çıkarmak" deyimi ve açıklaması
- Zarara uğratmak, bir işi kötü biçimde yapmak, iyi yerine kötüyü seçmek.
- "Öyle bir taş attı ki az kalsın kuzunun gözünü çıkaracaktı."
[
Gözünü çıkarmak]
"Kendini alamamak" deyimi ve açıklaması
- İstemeyerek bir işi yapmak durumunda kalmak, yapmamayı edememek, kendini tutamayıp yapmak.
- "Ona bir tokat atmaktan kendimi alamadım işte!"
[
Kendini alamamak]
"Yüzünü ağartmak" deyimi ve açıklaması
- Yakınlarının övünç duymasına neden olacak beğenilir bir iş yapmak.
- Yakın çevresinin övünç duymasına neden olacak bir iş yapmak veya başarı kazanmak.
- "Uluslararası maratonda birinci gelerek milletin yüzünü ağarttı bu çocuk."
[
Yüzünü ağartmak]