"Başına (kafasına, eline) vur ekmeğini elinden (lokmasını ağzından) al" deyiminin anlamı nedir?
- Sessiz, zavallı, aciz, pısırık, miskin.
Başına (kafasına, eline) vur ekmeğini elinden (lokmasını ağzından) al deyimine benzer deyimler
"Ağzı dili yok" deyimi ve açıklaması
[
Ağzı dili yok]
"Ağzı var dili yok" deyimi ve açıklaması
- Çok az konuşur, sessiz, kimseye karşılık vermez.
- Oldukça sessiz, sakin, kendi hâlinde.
- Konuşmayıp susan, derdini anlatmayan.
- "Telâşlanma sakın, ağzı var dili yok o çocuğun, seni hiç üzmez."
[
Ağzı var dili yok]
"Ateşe tutmak" deyimi ve açıklaması
- Ateşli silâhla mermi atmak.
- Bir şeyi ateşin üzerinde tutarak ısıtmak.
- "Zalim askerler zavallı köylüleri yaylım ateşine tuttular."
[
Ateşe tutmak]
"Başına çökmek" deyimi ve açıklaması
- İştahla sofraya oturmak.
- Bir işi çabuk bitirmek üzere oturup ele almak.
- Birini altına alıp dövmek.
- "Birkaç kişi utanmadan zavallı adamın başına çöktüler."
[
Başına çökmek]
"Bir deri bir kemik kalmak" deyimi ve açıklaması
- Çok zayıflamak, kilo kaybına uğramak.
- "Zavallı çocuk, bu illete yakalanalı beri bir deri bir kemik kaldı."
[
Bir deri bir kemik kalmak]
"Bir kuş bir çalıya sinmiş" deyimi ve açıklaması
- Bir zavallı, bir güçlünün koruyuculuğuna sığınmış
[
Bir kuş bir çalıya sinmiş]
"Can kaygısına düşmek" deyimi ve açıklaması
- Her şeyi bırakıp, içine düştüğü tehlikeden varlığını kurtarma ve koruma çabasında olmak.
- "Ortalık birbirine girip silâhlar patlamaya başlayınca can kaygısına düştü zavallı kadın."
[
Can kaygısına düşmek]
"Çıt çıkarmamak" deyimi ve açıklaması
- Çok sessiz olmak, hiç ses çıkarmamak, gürültü yapmamak.
- "Çocuklar korkudan çıt çıkarmıyorlardı."
[
Çıt çıkarmamak]
"Elini kana bulamak" deyimi ve açıklaması
- Birini öldürmek veya yaralamak.
- "Zavallı çocuk, boş yere elini kana buladı."
[
Elini kana bulamak]
"Evde kalmak" deyimi ve açıklaması
- Yaşı ilerleyen kızın evlenememesi.
- "Evde kalmak korkusu zavallı kızı yiyip bitiriyordu."
[
Evde kalmak]
"Gözü dalmak" deyimi ve açıklaması
- Gözlerini bir noktaya dikerek dalgın dalgın bakmak.
- "Zavallı ihtiyar bir noktaya gözü dalmış öylece duruyordu."
[
Gözü dalmak]
"İçi cız etmek" deyimi ve açıklaması
- Ansızın içi sızlamak, çok üzülmek.
- "O zavallı ihtiyarı birden bire karşımda görünce içim cız etti."
[
İçi cız etmek]